Didevan, Dîdvan veya Dideban Dağı

Bir çok efsane, anlatım, macera, işgal, savaş ve olaylara sahne olmuş bu dağ, Bitlis Kalesi’nden sonra şehir merkezinin en önemli sembollerindendir. Yüksekliği 1821 metre olan dağın Bitlislilerin gönlündeki yeri tartışılmazdır. Öyle ki, ağıtlara, türkülere, manilere ve destanlara konu olmuş, üzerine şiirler yazılmış, marka ve ticari isim olarak dahi kullanılmıştır. Nesiller boyu çocukların ve özellikle de genç kızların dağın tepesine tırmanarak gözcü kulesi harabeleri arasında dilek tutmalarından dolayı, dağa Murad Dağı dahi denmişdir. Bahar sonu yaz başlarında dağa tırmanıp karlar erimeden karlı pekmez yapmak için kalan son karların getirilmesi ise, Bitlisliler için ayrı bir heyecan taşıyan gelenek olmuştur hep.

Baran Zeydanlıoğlu

Dideban’ın anlamının ve telafuzunun bazı farklı halleri olsa da, Bitlisliler arasında en yaygın olan adı ’Didevan, Dedvan, Didvan’ ve son dönemlerde ise ’Dideban’ şeklindedir. Dağın tepesinde tarih içerisinde varolduğu bilinen ve özellikle de Bitlis Kürd Beyliği (16. yüzyıl) döneminde kullanılmış olan askeri gözetleme kulesinden yola çıkılarak, Didevan isminin Kürdçe görmek anlamına gelen ‘dîtin’ fiilinden geldiğidir. Yani Didevan, Kürdçe gözcü – korumak amaçlı gözetleme kulesi anlamındadır. Kürdçe “van- dar- kar” ekleri, Türkçe’deki “cı- cu- cü- ci” eklerini karşılar.

Dağın tepesindeki harebeler için Evliya Çelebi bunları Makedonyalı Büyük İskenderin yaptırdığını yazar:

’ Dehdivan Dağı’dır ki en yüksek yerinde olan İskender Seddi Bitlis fethi için on gün danışma toplantısı için yaptırdığından Dehdivan derler. Ufak tefek bir İskender Seddi vardır. Tılsımlar ile yapıldığından bu Dehdivan Dağı’ndan yüksek dağların ilerilerindeki Güzeldere Dağları, Nemrud Dağları, Mudiki Dağları, Muş Dağları ve Gevar Dağları tamamen görünür bu Dehdivan Dağı mesire yeridir.’

1655 yılında Bitlis’i ziyaret eden ünlü seyyah Evliya Çelebi seyahatnamesinde bu dağdan şöyle bahs etmiştir: “Evvelâ kalenin eteğinde Dehdivan adıyla meşhur bir yüksek dağ vardır, o yüksek dağ üzerinde İskender-i Zülkarneyn (Makedonyalı Büyük İskender) Bitlis Kalesi’ni hazinedarı olan Bedlis’in elinden fethetmek için bu dağda toplantı yapıp divan kurmuştur. Bu yüzden Dehdivan Dağı derler. Hâlâ o yüksek yerde bir mastaba (sedir) temeli vardır. Belde halkı ondan habersizdir. O dağdan bütün Van gölü, Van Kalesi, Rahova Sahrası, Muş Ovası, Deliklikaya Deresi, kısacası o kadar göklere baş uzatmış çok yüksek dağ değil iken ona yanaşık olan büyük yüksek dağın ardında olan ovalar kasabalar ve köylerin tamamı bellidir. Bu yüksek dağın üzerinde gömülü olan tılsımların hâlen günümüze kadar etkisi ile her tarafa açık seçik bellidir, ama halk bundan habersizdir.

……..bu Metris adlı yer Bitlis şehri’nin doğusu tarafında Rahova’ya çıkup Van’a gidecek mahalde Kasap Çeşmesi adlı derenin ağzında kuzey tarafında Dehdivan Dağı yani 10 adet yüksek dağlardır, ki biri çok yüksek olduğundan ona Büyük [Yüksek] Dehdivan derler. Onun karşısında adı geçen Kasap Çeşmesi Deresi’nin güneyine de Alçak Divan derler bir yüksek dağdır. Onun ardında Avih Dağı derler yüksek bir dağdır. Daha 7 adet Elvend Dağı gibi yüksek dağlar vardır ama bu anılan Yüksek Dehdivan’ın zirvesinden Alçak Dehdivan’ın tepesine kadar bir uzun top menzili uzak mesafedir. Bu iki dağın arası bir gayyâ deresi gibi dar ve sarp boğazdır. Bu Dehdivanların tâ tepelerinden aşağı dere içine varınca bir dağdan bir dağa yedişer kat Nemrud sedleri gibi metris duvarları yapmışlar. Bütün metrisler kat kat adam deryâsı olup tüm âlet ve silâhlarıyla hazır olup metrisler içinde Rojikî Kürdü kavmi karınca gibi kaynarlar. Ve yedi kat metrisler binlerce renkte filandıra, bayrak, tuğ, sancak ve alemlerle süslenmiş, ki Dehdivan Dağı lâlezâr ve gülistan gibi olmuş. Bütün metrislerin yüzleri bizim ordu tarafında Rahova Sahrası’na bakmaktadır ki o taraftan bir insanın gelmesi mümkün değildir. Bitlis’e girecek dere ağzını İskender Seddi ile o kadar sağlam etmiş, ki ondan da bir kuş uçamaz .Büyük Dehdivan üzerinde hanın veziri yerinde Çâker Aka’sı 150 bayrak tüfeng-atıcı ile dip dibe olup başka kale gibi bir metris etmiş ki sanki Kahkahâ eddidir.

Karşı alçak Dehdivan’ın yine en tepesinde Demâvend Kalesi gibi bir metris edip hanın ikinci ……… Onda da karıncalar gibi savaşçı askerler hazırlar idi. İleri görüşlü Paşa dikkatle bakıp, “Bu taraftan bunlara zafer mümkün değildir.” deyip Büyük Dehdivan tarafında dağlar içine gidip kâh atla ve kâh yaya dolaşıp türlü türlü görüşmeler ve konuşmalar yaparak yüksek bir dağın zirvesine çıktık ki meğer ona Taklaban Dağı derlermiş. Gerçekte ondan bir kere düşen takla atarak kendini Bitlis şehrinde bulur”. (Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 4. kitap cilt 1, YNK Yayınları).

Dideban Dağı ve tepesindeki gözetleme kulesi, çeşitli Avrupalı ressam ve coğrafyacılar tarafından yapılan Bitlis şehri gravürlerine de yansımışlardır.

Değişik diyarları gezen seyyahların anlatımları doğrultusunda çizilen gravürler, özellikle 15. ve 16 yüzyıl zanaatkar ve ressamlarının atölyelerinde, porselen, tekstil, ahşap ve kağıt üzerine yansıtılmışlardır. Bunlardan dönemin ünlü Flaman gravür sanatçıları Olfert Dapper 1681 tarihli ve Peeter Jacob 1690 tarihli garvürler yapmışlardır. Her iki Bitlis gravüründe de Dideban Dağı ve zirvesindeki gözcü kulesi açık ve net bir şekilde görülmektedirler.

Bitlis, Dideban Dağı ve dağın zirvesindeki gözcü kulesi konusuna değinen başka bir yabancı yazar ise Lynch’dir. Bir İngiliz seyyah, işadamı ve yazar olan Lynch, 1898 yılında Bitlis’ten geçen ve tüm izlenimlerini detaylı bir şekilde ’Armenia: Travels and Studies’ adlı kitabında kaleme almıştır. Bitlis’in mahalleleri ve şehir planını da gösteren bir de harita kitabında paylaşan Lynch, eserini 1901 yılında Londra’da yayımlamıştır. Kitabındaki bu Bitlis haritasında Lynch, açık ve net olarak ’Watch Tower’ ibaresini Dideban için kullanmaktadır, ki bunun da karşılığı Gözcü/Gözetleme Kulesi’dir.

Tarih boyunca Bitlis’i ve Bitlislileri savunmak amacı ile Dideban’ın tepesinde bulunan kule, 1970’lerin sonu 1980’lere kadar harabe olarak var olmuş, ancak ne yazık ki, ondan sonra dağın tepesine yerleştirilen radyo ve TV vericileri montesi sırasında, son kalan kalıntıları da yok olmuşlardır. Dideban Dağı zirvesindeki gözcü kulesi kalıntılarına dair var olan fotoğraflar arasında, 1954 tarihli EBA görsel arşivinden bu fotoğraf mevcuttur.

Dideban Üstündeyim

Dideban üstündeyim (Loy loy loy loy loy malım)
Dal boyun kastındayım (Loy loy loy loy loy malım)
Erenler dua edin (Loy loy loy loy loy malım)
Ben murat üstündeyim (Loy loy loy loy loy malım)

Gidersen yolun olum (Loy loy loy loy loy malım)
Uzanım kolun olum (Loy loy loy loy loy malım)
Nerde konak edersen (Loy loy loy loy loy malım)
Orda yorganın olum (Loy loy loy loy loy malım)

Giderem Van’a doğru (Loy loy loy loy loy malım)
Yolum ihvana doğru (Loy loy loy loy loy malım)
Kes başım kanım aksın (Loy loy loy loy loy malım)
Kadir bilene doğru (Loy loy loy loy loy malım)

Söz: Niyazi Ateşli – https://www.youtube.com/watch?v=o2M0mXeBETE

Baran Zeydanlıoğlu

Bitlisname.com kaynak gösterilmeden yayımlanamaz