1914 yılında Bitlis’in Hizan ilçesinde Molla Selim, Seyyid Ali ve Şeyh Şahabettin’in önderliğindeki bir başkaldırı şeklinde kendini gösterdi.

Mela Selim genç bölgesi zaza kürtlerindendi 55-60 yaşlarında, güzel arapça bilen bir din adamıydı. inançlarına sıkı sıkıya bağlıydı. kendine özgü kişiliği vardı, şeyh şahabettin’e hocalık edip onun yetişmesinde etkin oldu. kurtarıcı ve yenilikçi bir anlayışta olduğunu etrafındakiler söylüyordu. şeyh şahabettin ise, 30 yaşlarında beyaz sarıklı, güleç yüzlü, saygın ve şişmanca bir kişiydi. dünya işlerinden çok kendini dine veren, iyi huylu birisiydi. amcası oğlu seyit ali’nin dünya işlerine yakın ilgili duymasından ve gösterişi sevmesinden ötürü, sıcak ilişkileri yoktu. seyit ali, 30 yaşlarında, esmer siyah gözlü, çatık kaşlı, orta boylu, babayiğit ve kibar bir kişiydi. kürtler ona “hutê gewr-boz ejder” diyorlardı. giyim ve kuşamı göz alıcıydı. geniş bir dini etkinliği vardı.

B.nikitin, Mela Selim ve Seyit Ali’nin 1909 yılında kürt teavün ve terakki cemiyetinin üyeleri olduklarını ve başkaldırı hazırlıklarında bulunduğunu işaret ediyor.

İttihat ve terakki hükümeti bu başkaldırıyı kanlı bir şekilde bastırdı ve önderlerin çoğunu idam etti. istanbul’daki sabah, tanin ve ikdam gazeteleri, isyancıları suçlayan yazılar yayınladılar.

Erzurum ve trabzon’daki almanya konsoloslukları da, kürtler konusunda türk hükümetinin elini çabuk tutmasını istediler. ittihatçı yönetim özellikler sert davrandı, diğer halklara böylelikle gözdağı verilmek istendi. dahiliye nazırı, talat paşa’nın akrabası, yine bitlis valisi mustafa halil bey ve başkaldırıyı ezmekle görevli sınır bölgesi kumandanı ihsan paşa, çok acımasız davrandılar. yıllar önce ermenilere karşı kullandıkları biçimde, bu kez de, ermenileri kürtlerle vuruşmak üzere, onları, orduya yardıma çağırdı bitlis valisi ve sınır kumandanı. bu yoldaki baskılar ve tehditler yoğundu.

İçişleri bakanı talat paşa van ve bitlis valilerine gönderdiği telgrafta kürtlere karşı en sert önlemleri almalarını istiyor, “askeri hal” ilan edebilme yetkilerini de veriyordu.

Celilê Celil, 1914 hizan isyanında idam edilen önderlerinden mela resul’un, idam edilirken “kürt milleti çok geçmeden zor ve zulmünden kurtulacağı için bahtiyarım” dediğini, o günün ermeni kaynaklarına dayanarak söylüyor. yine aynı kaynaklara göre şeriat istemi bu hareketin dış görünümüdür; içerik, kürt ulusal istemleridir.

Ankara’da millet meclisi ve hükümeti kurulduktan sonra, mecliste koçgiri olayları tartışılırken, hizan’daki olaylara yeniden değinen milletvekilleri, bu başkaldırının kökünde yöneticilerin ve memurların “kötü idaresi” ve “zulmü” bulunduğunu dile getireceklerdi.

Ancak uzak olmayan bir tarihte, kürtlerin ermenileri öldürdüğü 1894-1896 yıllarının hıristiyan avrupalıları büyük ölçüde etkilediği, başkaldırı önderlerinin din adamı ve derebeyi oluşları, osmanlıların, kürtlerin ermeni kırımları yaptıkları şeklindeki propagandaları ve kürtlerin örgütsüz oluşları, ilkel yöntemlerle yetinmeleri, avrupalıların bu eylemlere ilgi göstermesini önlüyordu. üstelik times gibi ünlü bir ingiliz gazetesinin ittihatçıların kürtleri ezme eylemlerine alkış tutuyor ve kürt eylemcilerini, “gerici ve ermeni düşmanı” eylemler olarak görüyordu.

Avrupa basını hareketi gerici olarak gösterdi. ermeni kaynaklarının türk karşıtlığı, olayların objektif bir biçimde yansıtılıp yansıtılmadıklarında dikkatli olmayı gerektiriyor. kaldı ki, bu başkaldırıda ermenilerin osmanlı ordusunun yanında, kürtleri vurdukları da biliniyor.

Yakalanmayan molla selim ve arkadaşlarından bazıları, bitlis’teki rus konsolosluğuna sığındılar. 1914 yılında 1. dünya savaşı başladığında, iktidardaki ittihat ve terakki hükümeti, rusya’ya karşı almanya’nın yanında yer aldı. bu arada konsolosluğa sığınmış olanlarda alınarak idam edildiler. arkadaşlarıyla birlikte idam edilen mela selim ve beraberindekilerin cesetleri, ibret olsun diye sehpadan indirilmedi.

Anlatılanlar bakılırsa hizan isyanı önderleri idam edilirken Seyyid Ali’nin ipi iki kez kopuor ve üçüncüde idam ediliyor. halk arasındaki anlayışa göre, böyle durumlarda idam hükmü yerine getirilmez. bu nedenle “zalimên con tırkan- jön türk zalimleri” yasa dinlemezler, anlayışı yörede egemendir.

Başkaldırı bastırıldıktan sonra, halka baskı ve işkence yapıldı. bugün de halk halk arasında söylenen “yas” ve “anma” ağıtlarına konu oldu yapılanlar. osmanlı yönetiminde rüşvetin her şeyi çözebileceği, isyan önderlerini idamdan kurtarabileceği anlayışını ve baskıları dile getiren halk ağıtlarından birini veriyoruz. 1943 yılında beyrut’ta çıkan “roja nû” gazetesinde yayınlanmıştı.

hey felekê, sed car hawar felekê,
hawar dikim tu dey nakî
hay felekê sed car hawar felekê.
ehlê rom êli hev civîyane
xwendin fermana seyidane.
dayika sêxa tu bilezîne
xurca zêra bi xwe r’ hilîne
her stembolê li têla xîne;
têla li ser têla tu bisîne
hedîkê ji waliyê re bisîne;
belki hefwa mala xewis bîne;
van seyida neseniqîne;
ez çum bedlisê gelî bi gelî
jê derxistin cotik welî
girtin sêx sahabedîn seyid elî
avêt bi darê de.
serît qetîya ji alî xwedê de
xîret ne ma di islamê de.
hey felekê sed car hawar felekêBitlis’te Hüzün ve Gurur Yılları