Feodal beylere ve Çar’ın ordusuna karşı cesur isyanıyla Güney Kafkasya halkları arasında bir efsaneye dönüşen Kaçak Nebi (ya da Kürt Nebi) hakkında yeni arşivler ortaya çıkıyor. Azerbaycan’da yayın yapan Diplomata Kürdi gazetesi, Behlul Behçet’in araştırmalarının bulunduğu arşivin açılmasıyla konu hakkında birçok yeni bilgiye ulaşıldığını yazdı.

RAHMİ YAĞMUR

Azerbaycan ise Nebi’nin Kürt kimliğini fazla öne çıkarmadan Azerbaycan milli istiklal mücadelesinin sembollerinden biri gibi görüyor Nebi’yi. Onun yerel beylere karşı cesaretli çıkışı Kafkasya’da feodalizmin çözülüşünün başlangıcı olmuştur. Hakkında romanlar yazılan, filmler çevrilen Kaçak Nebi, yerel halkın beylere karşı isyanının sembolü olmuştur.

Kafkasya’da bir Kürt isyancı

Kaçak Nebi, Gence vilayeti Zengezur kazasının kadim Kürt köylerinden aşağı Mollakent’te (Kubatlı) yedi kişilik yoksul bir ailede doğmuştu. Daha 16 yaşındayken babasını dövüp eziyet eden köy ağasına karşı çıkmasından dolayı Rus Çarı’nın askerleri tarafından tutuklanır. Ama o tutsaklığı kabullenmez ve Çar’ın zindanlarından kaçar. Bundan sonra bölge halkı tarafından Kaçak Nebi olarak adlandırılan genç Nebi, Zengezur ve Nahçıvan dağlarında yaşamaya başlar. Çar’ın bölgedeki işbirlikçileri olan mülkiyet sahibi ağaların zulmünden isyan eden Kürt ve Acem köylüler, onun etrafında toplanır ve böylece eşkıyalıktan çok feodalizme karşı küçük bir isyana dönüşür. Kaçak Nebi’nin feodal beylere ve Çar’ın askerlerine karşı başkaldırdığını duyan bölge halkı onlara yiyecek ve türlü yardımlarda bulunur.

Bu konuda araştırma yapan Haci Neriman oğlu Behlul Behçet, “Belgelere göre Kaçak Nebi” adlı çalışmasının, arşivlerden çıkarıldığını yazdı. Bu eserin açılmasıyla bu isyan hakkındaki birçok gerçeğin ortaya çıkacağını söylüyor. Kaçak Nebi’nin bulunduğu bölgede yaşayan tarihçi Zengezur’un son Kadısı Behlul Behçet’in 1934-37’de kaleme aldığı 290 sayfalık araştırmasının edebiyat dünyasına da katkı sunacağı belirtiliyor.

Behlul Behçet, Erivan ve Tiflis arşivlerinden elde ettiği yazışmaları örnekler vererek Nebi’nin dağa çıkışının üç imparatorluğu rahatsız ettiğinden söz ediyor. Behlul Behçet ayrıca Şahnameyi Azerice’ye çeviren yazarlardandır.

Kafkasya’nın ‘İnce Memedi’

Mahmudova, Şahbuz bölgesinin en kadim ve güçlü köylerinden biridir. 1973’te Rus dilinde yazılmış tarihi belgelerin bu şehrin adı da değiştirilir. Mahmudova köyünde yaşayan yaşlı Kerbelayi Kasima ait bir el defterinde şöyle yazıyordu: “Evimiz köye giren yolun kenarındaydı. Ben kapının önünde oturmuş biriyle sohbet ederken 35 yaşlarında uzun boylu, yağız ve bıyıklı, başında kuzu derisinden Alagül papağı olan bir kişi yaklaşıp saygılı bir şekilde selam verip sordu; ‘Yol kenarındaki bu ev kimindir’, ben de ‘Hacı Mehemed’indir. Ben ise onun oğlu Abbas’ım’ dedim. Kolumdan tutup beni bir kenara çekti, ‘Abbas, ben Kaçak Nebi’yim, Nahçıvan zindanından kaçtım. Tez Hacı Mehemed’e söyle bana bir at versin ki takip eden Pristav (kaymakam) ve onun silahlı adamlarından kendimi kurtarayım’ dedi.

Meğerse babam Kaçak Nebi’yi önceden tanırmış. Babam Nebi’yi sıcak karşılayıp eve götürdü. Nebi teşekkür etti. Ben ise hazır vaziyette olan köhlen atımızı getirip üzengisini bağladım. Kaçak Nebi, şahin gibi atın üstüne sıçradı. Ata binip çıkarken tekrar döndü ve babama ‘Hacı iyiliğinin karşılığını nasıl ödeyeceğimi bilemiyorum’ dedi.

Aradan 15 dakika geçmemişti ki Pristav 30 kadar adamı ile birlikte köye girdi. Evimiz köyün girişinde olduğu için yine evimizin önüne gelip bana Nebi’yi sordular. Ben ise Nebi’nin bir saat evvel buradan geçtiğini söyledim. Çaresiz kalan grup rehberi Nebi’nin gittiği tarafa birkaç mermi sıkıp geri döndü.

Köy halkı Hacı’nın Nebi’ye yardımını bir sır gibi sakladı. Aradan bir süre geçtikten sonra Nebi adamlarıyla yeniden babamın konağına geldi. Babam onlara iki koç kestirip ziyafet verdi.

Nebi, babama; ‘Hacı bana verdiğin at çatışmada vuruldu, onun yerine sana iyi bir Karabağ atı getirdim’ dedi. Babam ise Nebi’ye ‘Nebi ben atı senin gibi yiğide bağışladım. Biz verdiğimiz hediyeyi geri almayız’ dedi.

Nebi ile babamın konuşmaları sürerken bazı köylüler içeri girip Pristav’ın ne kadar adamı varsa hepsini silahlandırıp köyü çevirdiklerini söylediler. Babam Hacı Mehemed Nebi’ye köyden nasıl çıkabileceğini iyice tarif etti.

Biraz sonra silah sesleri duyuldu. Nebi, Kazaklara hayli kayıplar verdirip püskürttü. Bir süre sonra yeniden geldi, bu sefer köylülere seslenip burada muhbirlik yapan olursa onu kendi ellerimle öldüreceğim, dedi.”

Feodal beylerin korkulu rüyası

Yine Kaçak Nebi için anlatılan başka bir hikayede ise şunlar belirtilir: “Nahçıvan beyleri Mahmudova köyünde Rüstemliler Ailesi’ne ait 30 hektarlık verimli toprağı ele geçirmek istiyorlardı. Lakin uzun yıllar boyu bu alanı ekip biçen Rüstemliler bunu vermek istemiyordu. Bu yüzden Nahçıvan beyleri Rüstemlileri korkutup bu araziyi ele geçirmek için bir dizi oyuna başvuruyordu. Bu beyler son dönemlerde Çar’ın komutanlarına Kaçak Nebi ile bu aile arasındaki dostluktan söz edip şikayette bulunuyorlardı. Kaçak Nebi’nin isyanı bu beylerin otoritesini zayıflattığı için artık herkese istediklerini yapamıyorlardı. Bu otoritelerini yeniden elde edebilmek için de Rüstemli Ailesi’nin ileri gelenlerini öldürme planı yaptılar.

Bunun için bölgede hırsızlık ve cinayetlerle tanınan ve Nahçıvan zindanında bulunan Teymur ve çetesini rüşvet karşılığında çıkardılar. Onlara Rüstemli Ailesi’nden kim varsa hepsini öldürmeleri için para verirler. Bu çete bir-iki ay sonra Rüstemli Ailesi’nin ileri gelenlerinden Hacı Kerim’in evini kurşunlayarak onu ve üç çocuğunu öldürdü. Hükümet bu olayın üzerinde pek durmazken bazı yetkililer halka cinayeti işleyen çetenin olaydan sonra İran’a kaçtığını, bu yüzden de onları yakalamanın mümkün olmadığını söylerler. Olayları duyan Kaçak Nebi, Mahmudova’ya iner ve eski dostlarının yaslarına katılır. Orda halka seslenip bunu yapanlardan intikam alacağına söz verir.

Kaçak Nebi grubunu toplayarak İran tarafına geçer. Çetenin nerde olduğunu haber alır. Onların Mako’nun üst kesimlerindeki yerlerine bir baskın düzenler ve onları yakalar. Teymur ile Yunus’u öldürüp adamlarını dağıtır.

Nebi’nin Teymur’u İran’da cezalandırması kısa sürede her yerde duyulur. Halk bu olayı kulaktan kulağa anlatır ve herkes Kaçak Nebi’nin kahramanlıklarından söz eder. Bunun üzerine Nahçıvan beyleri ve Çar’ın askerleri korkuya kapılarak halka daha mülayim davranmaya başlarlar.”

Kürt ve Azeri halkı Kaçak Nebi’yi halk kahramanı ilan etti. Onun üzerine, çok sayıda türkü yakıldı, kitaplar yazıldı ve film çevrildi. 1985’te çevrilen “Kanlı Tarla” onun yaşamı üzerinedir.

Resulzade kitabında, Kaçak Nebi’nin Kerbela’dan dönerken (1896’da ) Osmanlı-İran sınırında Lami köyünde Rus casuslarının kurduğu pusuda öldürüldüğünü yazar.