Birinci Dünya Savaşı’ndan Osmanlı Devleti yenik, İtilaf Devletleri galip çıktı. 1918 yılında İstanbul’da Kurdistan Teali Cemiyeti (KTC) kuruldu. Cemiyetin başkanı Seyîd Abdülkadir’di. Merkezi İstanbul’da olan bu cemiyetin Kürdistan’da on dokuz şubesi vardı: Diyarbekir, Xarpêt, Xinis, Dêrik, Xozat, Bedlîs, Erzirom, Wan, Sêrt, Mûş, Bazîd, Erebgir (Arapgîr), Xerzan ve Sêwaz-Qoçgirî-Zara’da.

M. Malmîsanij

Seyid Abdülkadir resmiyette ve legal beyanatlarında Kürdistan’ın otonomiye sahip olması gerektiğini savunmakla birlikte bazı belgelerden anlaşıldığı üzere aslında Kürtlerin Osmanlı Devleti’nden ayrılmasına taraftardı. Legal beyanatlarında otonomiyi savunduğu için 1920’de KTC’nin bazı sorumlu ve mensupları onun bu düşüncesine karşı çıkıp ayrılma ve bağımsızlık isteminde bulundular. Bu grup Kürd Teşkilat-ı İctîmaîye Cemiyeti adında bir örgüt kurdu.

1919 ve 1920 yıllarında KTC’nin Kürdistan’daki bazı şubeleri pratikte Kürtlerin Osmanlı Devleti’nden ayrılması için çalışma yürüttüler. Özellikle Koçgiri-Dersim ve Diyarbekir’de bu çalışmalar söz konusuydu. Alişir ve Nurî Dêrsımi (Baytar Nuri), Koçgiri ve Dersim’deki mücadelenin en önemli aktörlerindendi. Koçgiri’de bu mücadele, oradaki ayaklanma sırasında “Kürd Hükümet-i Muvakkatisi” imzalı bir bildirinin dağıtılması aşamasına kadar vardı.

Sevr’de Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri delegeleri arasındaki görüşmelerin başlamasından hemen önce, KTC ve diğer birkaç Kürt örgütü, Şerif Paşa’yı Sevr’deki görüşmelere katılmak üzere Kurdistan delegesi seçtiler. Mustafa Kemal önderliğindeki hareket daha önce başlamıştı. Mustafa Kemal ve bazı taraftarları, bazı Kürtlerin Sevr’e telgraflar çekerek Şerif Paşa’yı delege olarak kabul etmediklerini ve Türklerden ayrılmak istemediklerin ifade etmelerini sağladılar. Alişir ve arkadaşları o sırada Koçgiri’de çalışmalarını sürdürüyorlardı. O, daha 1916’da Çarlık Rusyası yöneticileriyle ilişki kurmuş ve onlara bir muhtıra sunmuştu.

Aşağıda Alişir’in iki mektubunu sunuyoruz. Bu mektuplar 99 yıl sonra ilk kez yayımlandılar. Alişir’in el yazısıyla yazdığı söz konusu mektuplar birçok yönden önem arzetmektedir. O dönemin Koçgiri ve Dersim’i hakkında ve Kürt yurtseverlerinin düşünce ve çalışmaları konusunda bilgiler içermektedir. İlginçtir, Alişir o bölge için Koçgiri Kürdistanı demektedir.

Mektuplardan birincisi ilk kez Dilek Kızıldağ Soileau’nun Koçgiri İsyanı başlıklı çalışmasında yayımlandı. Mehmed Selim Uzun tarafından transkribe edilen her iki mektup ayrıca Vate (1) dergisinin 59. sayısında yayımlandı.

Hem Mehmed Selim Uzun’un transkribe ettiği metinde hem de Dilek Kızıldağ Soileau’nun yayımladığı metinde çok sayıda sözcük yanlış okunup yanlış yazılmıştır. Bazı sözcükler eklenmiş, bazı sözcükler ise yazılmamıştır. Yeniden transkribe ettiğim metni bu nedenle yayımlıyorum.

Okunuşundan emin olmadığım birkaç sözcükten sonra köşeli parantez içinde soru işareti koydum. Köşeli parantez içindeki harf ve sözcükleri de metnin daha kolay anlaşılması için ben ekledim.

  1. Malmîsanij

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

Aslına mutabıkdır

[mühür]

Dersa’adet’de Kürdistan Te’ali Cem’iyyet-i Muhteremesi Riyaset-i Aliyyesine

Hayli zamandır muhaberat munkati’ ve bu cihetde telgrafhaneler ve posta taht-ı murakabede olduğu içün Kürdistan mecmuası ve Jîn risalelerini alamıyoruz. Esbabı ise çend mahdan berû buralardaki Teşkilat-ı Milliyye’nin tebligatı iktizasıdır. Zira biz Kürdler, Teşkilat-ı Milliyyelerine dahil olmadığımız gibi kabul etmeyeceğimize de hükûmete cevab-ı red virildiğinden dolayı, şu’beye aid gelecek evrak ve sairenin bazı merkezlerde alımlarıyla teşfiye-i sadr edebilürler. Zaten daima Türklük, Turanlık namıyla muğammaz[?] olan bu gibi cem’iyyet ve teşkilatlar kendi haliyle sukuta uğrayacağını bildiğimiz içün vatan-i muazzezimiz hakkındaki yanlış fikirlerine karşı yine hasbe’l-İslamiye itidalimizi muhafaza ile zuhuru muhakkak olan kudret-i sübhaniyyenin idrak etdireceği vakti, vakt-ı merhûnunu intizar ediyoruz. Çünkü akvam-ı cihanı birtakım zalimane tahakkümden ve müstebiddane muamelelerden kurtarmak içün tecelli eden ahkam-ı maneviyye-i ilahiyyeye hiç bir kuvvet mani’ olamaz. Este’izu billah “Entuma ve [men]ittebe’ekume’l-galîbun” (2) emr-i celil-i rabbani düsturu’l-amel olub Cenab-ı Hakk’dan gayriye istinad etmeyeceğiz. Şayed Avrupa bu hakkımızı gaybitse bile Hakk o hakkı gaybetmez. Ol vakit harici ve dahili vuku’ bulacak müdahalelere karşı gayrettullah vaki’ olacak. O zaman maziyi andırır bir Selahaddin yerine kaim biiznillahi Kürdistan nice Selahaddinleri meydan-ı mücahedeye salacağını eltaf-ı ilahiyyeden ümidvarız. Cihanda ile’lebed biemrillah paydar olan muazzam bir İslamiyet var iken bunu fark ve temyiz etmeyen İttihad ve Terakki enkazı hâlâ bir Türklük hırs ve sevdasıyla akvam-ı necibe-i İslamiyenin meşru’ ve muhakkak hakkını şuna, buna kapdırmak isteyen nazır ve muarızlar talimatı üzerine güya Vilayat-ı Şarki denilen Kürdistan’ın re’y ve ma’lumatı olmaksızın İstanbul’da cem’iyyet teşekkül etmiş ve Şerif Paşa Hazretleri de konferansa gitmiş gibi gülünc ve hayret-i umûmiyeyi müstevcib bazı Kürd rüesası namıyla hafi telgrafnameler tasni’ ve tertible virilmekde oldukları ancak evrak-ı havadisde görüldüğü gibi bazı okuyup yazmak bilmeyen sade-dilan ahali de çağırub, işte Kürdistan denilen vatan-ı kadimeleri Fransa devleti fahimesi müstemlekat sevdasıyle istilaya geliyor. Ve kısm-ı diğeri de Ermenilere viriliyor. Siz herkesin elinde esir kalacaksınız, geliniz hakkınızı dava ediniz, telkinatıyla ikna’ eder bir cahil adem bulurlarsa mührünü bi’t-takrîb elinden alur, şayed muvaffak olamazlarsa hemen kimsenin haberi olsun olmasun her merkezde belediye dairelerinde şunun bunun namlarıyla hodbehod telgrafnameler düzenleyüb virilmekde olduğu anlaşıldığı gibi menba’ından tekrar virilmiş ta’limat-ı şifre sureti işte alakadaran tarafından gönderilerek takdim kılınmışdır. Bir lutf-i samedani olarak her anasır-ı İslamiyyenin kendi mukkaderatını bitta’yin yaşamak hakkına malik olmak ve yine İslamiyyet hasebiyle cemi’-i akvam-ı İslamiyye siyaset-i hariciyeye karşu bittab’ yekdiğerlerine mu’avin ve zahir kalmak şartıyla herkes kendi muhit ve ekseriyetini idare etmek cihanca kabul edilmişken bu gibi eblehane hareketler kendülerine mazarrat ve bunu istemiyenin İslamiyyet’e ihanetidir. Ne’uzu billah min haze’l-ef’al ve’l-efkâr. Sanki bu Kürdistan topraklarını Turan dinilen Türkistan’dan arkalayub getirmişler de dindaşlarına  da viriyorlar. Şu ciheti beray-ı malumat arz eyliyorum ki Kürdistan’ın vasatı olan Harput Dersim’den bed’en Sivas’la Kızılırmak menba’ı olan Zara ve Koçgirili kazası esasen Harput vilayetine mülhak iken pek yakın zamanda Sivas’a ilhak edilmiş ise de hudud ve toprak ve an’anat-ı milliyyemizle Kürdistan’a merbut bulunuyoruz. Dersim zaten sancağımızdır. Eski kaydlarla isbata hazırım. Biz Koçgirili aşireti el-yevm Dersim’de on sekiz kabileyi cami’ sadâttan Ebul Esed Şeyh Seyid Hesen Hazretlerinin evladlarıyız. Hele Kızılırmak cenubi havzasını teşkil eyleyen kamilen Kürddür. Kahir kütle-i azimeyi teşkil ediyor. Haricen istila, ihtila [ve] tahakküm sevdaları devam eyliyor. Fakat bunu bilmelidirler ki Rusya Çarlığın[nın] sukutiyle Bolşevikler efkâriyle Rusya orduları zahrına [kağıdın arka tarafına]

[Sayfa: 2]

Dersim havalisine vaki hücumlarına karşı bi’avnilalhi te’ala aşairimizin muharebe-i cihanpesendanesi[,] ordusunu tar ü mar ve top ve tayyarelerin …(3) aşairimiz çocukları yedlerinde baziçe olarak haksar olmuş ve hilafet-i İslamiyyeye bir merbutiyyet-i diniyye ile ittihad ederek an’anat ve hukuk-i milliyyesine hücum eden bunca cihangir ordulara karşı dört yüz seneden beri mevcudiyet-i milliyyesini muhafaza ve müdafaa ile şimdiye kadar her tekaliften mu’afla ümera ve rüesasiyle idare olunan Dersim ve cevanibi el-yevm üçyüz bini mütecaviz silah bedest olan merdan-ı Huda haricen gelecek dahilen olacak muhterislere nasıl hakkını teslim etmek ister. Biiznillahi te’ala teslim etmez ve edemez. Hak hakdır. Kürdistan Kürdistan’dır. Irken dinen muctemi’dir, ayrılamaz. Hakk’dan meşru bir hakka kimse el uzadamaz. Herkesin hakkına haksızlıkla el uzadan zalimdir. O gibiler hakkında este’izu billah “Fenzur keyfe kane akibetu’zzalimine.” (4) emr-i ilahiyyeye tevessül ve tevfikle hatm-i kelam eder ve bilvasıta muhaberatın te’mini esbabının istikmaline müsa’ade buyurulmasını umûm millet-i necibe namına istirham ede[r]im. Ol babda emr ü irade-i lûtf ve himem efendi hazretlerinindir.   3 Mart 1336 [3 Mart 1920]

Sivas, Zara, Ümraniye Kürdistan Te’ali Cem’iyyeti Şu’be Reisi Koçgirilizade Alişir

[imza]

Aslına mutabıkdır

[mühür]

Transkripsiyon: M. Malmîsanij

———————————————————————————————————-

(1)Dilek Kızıldağ Soileau, Koçgiri İsyanı, 2. baskı, İletişimYayınları, İstanbul, 2018, s. 411-414

(2)Kur’an, Kasas Suresi, 35. ayetten. “Siz ikiniz ve size uyanlar üstün geleceksiniz.” (M. Malmîsanij’ın notu)

(3)Burada bir sözcük okunamadı.

(4)Kur’an, Yunus Suresi, 39. ayetten: ”Şimdi bak, zalimlerin sonu nasıl oldu.” (M. Malmîsanij’ın notu)

Der-i Aliyye’de Kürdistan Te’ali Cem’iyyet-i Muhteremesi Vasıtasiyle Sulh-i Umûmi Konferansı’nda Kürd Milleti Hey’et-i Murahhasası Reisi Şerif Paşa Hazretlerine

Akvam-ı cihanın serbest-i inkişafını ve hakk-ı hayatını bahş ve teslimi hakkında Halik-i kâinatın hikmet-i maneviyyesine inanarak küre-i arzda kaffe-i hukuk-i beşeriyyete musavat ve adaletle ri’ayet eylemelerinizden olmalıdır ki sizin gibi zumre-i mu’telifeye galibiyet tecelli etdi. Amma ki bu galibiyetin şükraniyyetle ifası ancak her milletin hakkını teslim ile beka bulacağı hey’et-i kar-agahilerinizce malumdur. İşte cihan-ı beşeriyyetde bir medeniyyet-i esasiyye ve şecaat ve semahat-ı hulkıyye ile ma’ruf olan ve yalnız bir merbutiyyet-i diniyye ile Osmanlı hükûmetiyle bi’l-ittihad hemcivar kalan sekiz milyon Kürd milleti[,] bu hakkı sizin gibi büyük bir mahkeme-i cihanden taleb etmiş ve etmekdedir.

Şöyle ki: Kurdistan-ı Vusta olan Harput ve Dersim eyaleti Sivas’ın Zara, Koçgiri aşairinin Kızılırmak nehrine kadar mutemid kahir bir kitle-i azime olub dört yüz seneden beri Osmanlı hükûmetiyle beher asırda belki on def’a mevcudiyeti ve hukuk-i milliyyesinin muhafazası uğuruna muhabereler yapmış ve muvazene-i umûmiyeyi bozmamak fikirleriyle Avrupa ve düvel-i mütemeddinesine müracaat edilmemiş ise de Dersim üzerine çekilen topların sedaları şüphesiz Avrupa’ya kadar akisle herkesi vicdanen rahatsız eylemiş kanaatindeyiz. Bu Harb-i Umûmi’de muhitimize dehalet eden binlerce Ermeni ve Rum milletleri hakk-ı beşeriyyet ve insaniyyete tevfiken Düvel-i Mu’telife namına Erzincan’da Rusya ordulariyle Ermeni milli cem’iyyetlerine ayrılmış idi[?]. Ol sıralarda Türkiye Hükûmeti Harput cihetinde Nazimiye ve Pah kazalarında mazlum ve rencber Kürd ahalimizden on yedi bin nüfusunu telef ile Fırat nehrine dökmüş ve Sivas’ın Kızılırmak nehrine kadar teşkil eyleyen Koçgiri Kürdistanı ahalimizi de güya Osmanlı ordularının hatt-ı ric’atlarını kesmek mes’eleleriyle itham ederek Koçgiri aşairi üzerine ordular çekerek asâkirle birçok muharebeler ve müsademeler neticesinde 1332 Rumî ve 1916 Efrencî senesi tarihinde Koçgirilizade Alişir Efendi siyasi vakı’at-ı meşhuresiyle Erzincan’da Rusya muhitine geçerek ol vakit Dersim ve umûm Kürdler tarafından vekil ta’yin olunarak mumaileyh sekiz milyon Kürdistaniyi temsil ederek kendü imzasiyle ve beraberinde on bir zat Dersim rüesası imzalarını muhtevi tanzim edilüb 11 Teşrin-i sani 1332 Rumî ve 11 Teşrin-i sani 1916 Efrenci müverrah ve musaddakı Rusya İmparatorluğuyla müttefikleri Düvel-i Mu’telife’ye hitaben takdim kılınan muhtıramızda harbden sonra herhangi muhitde kalırsak ilerüde Sulh-i Umûmi Meclisi’nde milletimizin hakk-ı mukadderatı ve istiklaliyyet-i milliyyesi[ni] ta’yin eylemek ciheti cemi’ hakaikin beyanı ile Erzincan’da teşekkül eden bir hey’et-i mahsusa ma’rifetiyle bi’t-tercüme başkumandan emriyle Dersim ciheti kumandanı Çerkes (Kinyaz Hacı Mikof[?]) vasıtasıyla makam-ı imparatoriyeye gönderilerek gazetelerle i’lan olunmuş ve tabii müttefiklerine de keyfiyet beyan edilmişdir. Şayet Düvel-i Mü’telifece kayd ve tesbit edilmemiş ise mahallinde tahkiki ve el-yevm suret-i musaddakaları da yedimizde mevcuddur. Bi’l-âhire Rusya Çarlığın[ın] ihtilalden sukutuyla Mösyö Lenin tarafından mevrud propogandalar üzerine ordular Düvel-i Mü’telife’ye muhalefetle Erzincan’daki Rus ordularının dahi bolşeviklik efkârıyla hareket edüb Çar ve müttefiklerine karşu olan ittifaka riayet etmeyerek Dersim havalisine tecavüz ve taaruzla ahalilerimize hakaret eylemeleri yüzünden bu bolşevikler, ordularını muhitimize sokdurmamak içün zaruri müdafaaya mecbur kalarak mağluben savışub gitmişler idi. Ahiren Türkiya hükûmetiyle vaki’ mütareke neticesinde vesaikimizle bu babdaki muhataralarımızı ve dava-yi muhikkamızı takib içün sulh meclis-i adilanesine gitmek teşebbüsünde olduğumuz halde Kürdistan ümerasından Şerif Paşa hazretlerinin umûm tarafından tevkil ile sulh meclis-i muhteremesince kabul buyurulması cihetiyle umûm tarafımızdan dahi gerek İstanbul’daki Kürdistan Te’ali Cemi’yyeti erkanı ve gerekse Hey’et-i Murahhasa Reisi müşarunileyh Şerif Paşa’yı kaffe-i mesalihinin ve hakk-ı hayat ve mukadderatının mütevakkıf olduğu umûr-i küllisine vekalet-i amme-i sahiha ile nasb ve ta’yin ile Hey’et-i Murahhasa ile beraber kabul etmiş olduğumuz halde biz umûm milletce muvaffakıyyetlerine de dua-han olmakdayız. Şimdi ise Anatoli’de [Anadolu’da] Vilayat-ı Şarki’de muhitimizde kalan Türkiye hükûmetinin İttihad ve Terakki enkazından metruk efendilerin İstanbul’daki cem’iyyetimizle vekil-i umûmimiz Şerif Paşa aleyhlerine Kürd rüesası namıyla gizli sahte telgraflar tasni’ ve tertib ile makamata ve Sulh Konferansı’na virmekde olduklarını evrak-ı havadiste görüldüğü gibi[,] menbaınca tertib edilüb gönderilen sahtekarlıkları da elde edilmiştir. Şu suretle mukadderat-ı milliyyemize mani’ olmak isteyenlere karşu biavnnillahi te’ala mevcudiyet-i milliyyemizi gösterecek ve seyf-i hakkaniyyetle hukukumuzu istihsal edeceğimize emin isek de cihan-ı medeniyyetce mezmûm ve beşeriyyete muzırr olan muharebe ve mukateleyi caiz görmediğimiz içün i’tidalimizi muhafaza ile Türkiye’nin intihab ve teşkilat-ı milliyyesine karışmayarak ancak Sulh-i Umûmi Meclis-i muhteremesinde zuhur edecek kararla her millet kendi mukadderatını eyadi-i ihtiyarlariyle ta’yin ve muhafazası hakkındaki müteadid i’lanat-ı muhıkkanelerinize binaen biz Kürd milleti dahi biiznillahi te’ala kendü mukadderat ve istiklaliyyet-i milliyyemizi ta’yin etmiş olduğumuzdan işte cihanca ma’lum Kürdistan’ın şimali hududu bulunan Erzincan şimalindeki dağlarla Kızılırmak menba’ını ve cenubi havzasını teşkil eyleyen Zara, Koçgiri ve sair aksamı bir kütle-i azime-i vatan-ı kadimemizi[n] Kürdistan tanılması hususlarında kayd ve tesbit ile taht-ı karara alınması cihetine müsaade buyurulması ile hak ve adalet kalemlerinin keşidesini umûm Kürd ve Kürdistan milleti namına arz-ı mutalebatla kesb-i fahr eyleriz[.] Ol babda.

7 Mart [1]336 ve 7 Mart [1]920

Aslına mutabıkdır

(mühür)

Rüesadan

…[?]zade Mehmed Ferid bin İbrahim

Rüesadan

Mehmed Munzur

Mehmet Emin

Dersim Seyyidan Aşireti Reisi

İdare İbrahim

Dersim Şeyh Hasan Aşireti Reisi

Seyid Rıza

Dersim havalisi Erzincan ve Koçgiri ve Kangal ve Darende[,] Akçadağ Kürdistanı’nda mukim umûm Kürd milletini temsil eden Koçgirilizade Alişir

zahrına [kağıdın arka tarafına]

[Sayfa: 3] Koçgirili rüesasından Mehmed Kamil

Koçgirili aşaîr rüesasınden  Mahmud

Erzincan’da mukim umûm aşairinden Mustafazade Huseyin

Mr. Samandgi (Pour traduction)n (*)

Transkripsiyon: M. Malmîsanij

——————————————————————————————————

(*)Latin harfleriye ve mekup metninden farklı bir kalem ve mürekkeple yazılmış. olan “Mr. Samandgi” biçiminde yazdığım iki sözcüğü doğru okuduğumdan emin değilim. Parantez içinde ise Fransızca olarak “Pour traduction”, yani “çeviri için” ibaresi yer almaktadır. Belli ki mektubun Türkçeden çevirisi için bu isim yazılmıştır. (M. Malmîsanij’ın notu)