Kürt prensesi diye tanınan Leyla Bedirxan 1908’de İstanbul’da doğdu. Yahudi bir anne olan Henriette Hornik ile Bedirxan ailesinden bir bey olan Abdurrezak Bedirxan’ın kızı Leyla Bedirxan, ailesiyle zorunlu bir sürgünden sonra Mısıra göçmüştür.

Sibel Sütpak

Çocukluğunu Mısır’da geçiren Bedirxan, babasının ölümü üzerine annesi Henriette Hornik ile birlikte Viyana’da yaşamaya başlamıştır. Viyana’da ilk dans eğitimini alan Bedirxan, ilk kez Viyana Operasında sahneye çıkmıştır. Leyla, Fransa’da kalabilmek için uzun süre birlikte yaşadığı Henri Touache ile evlenmiştir.

Leyla kimliği ile varolan bir kadındır. Sanatçı ruhundan olsa gerek, hem kendine güvenmiştir hem de kadın kimliğine. Ayrıca da özünü hiçbir zaman inkâr etmemiştir. Her yerde hiç çekinmeden ve büyük bir gururla, Kürt olduğunu vurgulamıştır. “Arap” olarak ifade edildiği her yerde muhakkak “Kürt” olarak düzeltmekten vazgeçmemiştir. Fakat her nedense Kürtler Leyla Bedirxan’a hak ettiği değeri vermemişlerdir. Çünkü o dönemlerde Kürt halkı için “Kürtlük” çok önemliydi ve bu vesileyle tek amaç olarak Kürt ve Kürdistan davasını Avrupa halklarına tanıtmak istemişlerdir.


Tüm bu süreç boyunca diyasporaya damgasını vuranlar Kürt erkekleriydi.

Kürt ve Kürdistan “büyük davası” peşinde koşan Kürt erkekleri sanatıyla ve bir Kürt olarak 1925’ten itibaren Avrupa’ya damgasını vuran Leyla Bedirxan’ı görmezlikten geldiler. Almanya, Avusturya ve İsviçre’de bale eğimini gören ve 1925 yılından itibaren sahneye çıkan “sanatçı” bir Kürt kadınıdır.

Leyla sadece bu yanıyla, Kürt kadınları içinde Ortadoğu’da bir ilktir.
İlk olan şeyler geleneksel tüm yapıları şoke eder. Bir kadın eğer bu ilki gerçekleştiriyorsa, ilk şoke olacak olanlar ve panik ortamına girecek olanlar erkekler olacağından Leyla’nın başarılarını ne görmüş ne de konuşmuşlardır. Sürekli Leyla yokmuş gibi davranmışlardır. Sanatın insanlar üzerindeki etkisinden bihaber olduklarından dolayı, Leyla’nın sanatına saygı duyup benimsememişlerdir. Leyla Bedirxan dünya sanat çevrelerinde “olay” olurken Kürtler için o yoktu.

Leyla 1930 yılında Fransa’da kalabilmek için uzun süre birlikte yaşadığı Polonya asıllı Henri Touache ile evlenmiştir. Bu evlilikte Nevin isminde bir kızları doğmuştur. Leyla Bedirxan’ın Nevin Solh adındaki kızı, Fransa’da Mısırlı bir gazeteci olarak çalışmıştır.

Leyla Bedirxan 30.05.1935 tarihinde, Paris’te Centre Marcelin Berthelot’ ta sahneye konulan bir bale de oynamıştır. Leyla, müzisyen Maurice Naggiar yönetiminde 5 ayrı piyeste oynamıştır. Yine aynı yılın 24 Haziran tarihinde Paris’in ünlü salonlarından La Grande Salle ‘da Leyla Bedirxan, Maurice Naggiar’in yönetimindeki orkestranın ve İren Aitoff’un pianosunun eşliğinde sahneye çıkmıştır.

Leyla Bedirxan, o dönemlerde Paris’te sanat hayranlarının gönlünde tam anlamıyla taht kurmuştur. Tam anlamıyla sanat alanında bomba etkisi yaratmıştır Leyla Paris’te.

Paris basını Leyla Bedirxan’ın balelerine geniş yer vermişlerdir. Le Figaro’da Georges Mussi, Echo de Paris’te Carol Berardo, La Liberte’de Pierre Wolf, La Semaine de Paris, Les Debats da Maurice İmberto, Guide Musical’de J. Baudry, Le Monde de Musical de L. Humbert ve daha birçok basın çevresi Leyla Bedirxan’ın balelerini övgülerle okuyucularına sunmuşlardır.

Leyla Bedirxan’ın sanatsal yankısı sadece Fransa ile sınırlı kalmamıştır. Leyla; İsviçre’de, Almanya’da, İtalya’da İspanya’da, Belçika’da ve Amerika’da da sahneye çıkmış ve sanatseverlerle buluşarak büyük beğeniler toplamıştır.

Her tarafta “Kürt Şehzadesi” , “Kürt Prensesi” ve “Kürt Bale Sanatçısı” diye basın manşetlerine ve sanat etkinliklerinin afişlerine taşınmıştır. Belki de kürt erkeklerinin onlarca yıllık cabalarına rağmen yapamadıklarını, Leyla sanatıyla yapıp “Kürt” kelimesini dünya basınına taşımayı başarmıştır.

Leyla Bedirxan sanatta başarılı olduğu kadar, dünya kültürlerini tanıma konusunda da yetenekliydi. Çok geniş bir sanat kültürüne sahipti. Sadece Avrupa’nın değil, Mısır, Hindistan ve İran sanat kültürüne de hakimdi.
Belki de en önemlisi Kürt müziği ve Kürt govendleri onun için. Çünkü kürt sanatı onun için anadil gibiydi. O kürt müziğiyle, kürt kültürüyle büyümüştü çünkü… Leyla’nın balelerinden Dilan, Govenda Kurdi, Durzi dansı ve Yılan gibi baleler anadil dediğimiz bu kategoriden geliyordu.

Leyla Bedirxan, 1986 yılında Fransa’nın başkenti Paris’te hayata gözlerini yummuştur.

Leyla Bedirxan dünyada yankı yapan ilk “Kürt Bale Sanatçısı” olarak tarihte yerini almıştır.

Kürt erkek dünyası; Leyla’yı hafızalarından dahi silmelerine rağmen, o bir hayalet olarak olarak yaşadı/korku saldı ve şimdi tarihsel hafızamızın sanat köşesinin en baş köşesinde yerini almış bulunmaktadır.