DINBİLİLER (DINBİLİ AŞİRETİ/AŞİRETLERİ)

Şerefname, başlangıçta “Yezidi dini”nden olan “Dınbıli beyleri ve aşiretleri”nden bir bölümünün sonraları “Ehl-i sünnet mezhebine” döndüklerini, geri kalanlarının ise kendi zamanında hâlâ orijinal dinleri “Yezidi”likte ısrar ettiklerini kayddeder. “Dınbili aşiretleri” kavramını kullanan Şerefname, bununla bir grup aşireti veya bir aşiret konfederasyonunu kasteder gibi görünürse de, bunların adlarını vermez.

Dınbıliler’in orijinal yurdunun bir rivayete göre Bohtan (Boxtan) olduğuna işaret eden Şeref Han, bu nedenle “Kürtler arasında” onlara “Dınbili Boht” dendiğini söyler. Böylece Dınbıliler (Minorsky, “Dumbuli” diye yazar), Şerefname’de bir Bohtan aşireti olarak görülür. Ama çeşitli sebeplerle buradan Hakkari, Muş, Van, Hoy, Sekmanabad, Nahçıvan, Ardahan ve başka yerlere genişçe dağılmışlardır. Minorsky, Zain al-Abidin Şirwani’nin “Bustan al-Siyahat” adlı kitabında 19’uncu yüzyıldan başlayarak tüm Dınbililer’in Şii oldukları ve artık Türkçe konuştukları iddiasının yeraldığına işaret etmektedir (Bkz. Minorsky, EI, Kürtler).

GORAN AŞİRETLERİ

Şerefname’nin yazıldığı tarihte Irak ve Suriye devletleri henüz yoktu. “Kürt aşiretleri”nin bir bölümü Osmanlı, diğer bölümü İran (Safevi devleti) hudutları içinde yaşıyordu. Şerefname, İran/Safevi hudutları içinde kalan bütün aşiretlerin “Goran” adıyla bilindiklerini, kendi zamanında Goranlar dendiğinde tüm “İran Kürtleri”nin anlaşıldığını yazmakta, bunların sadece bir kısmının (hepsinin değil) adlarını aşağıdaki gibi vermektedir:

Siyah Mansur

Çegni

Zengine (Zengene)

Pazuki

Lek

Zend

Rozbahan

Metilec

Hasıri

Şehrezoli

Mezyar (Arapça çevirmen M.A.A.’ya göre Remziyar)

Gelani

Aminlu

Memeloyi

Keç

Kurani

Zıkti

Kelegır

Hey

Çemişkezek

Arapkerlu (Arapkirlu)

ve adları verilmeyen diğerleri

İran’daki bu “Kürt aşiretleri”nin hepsinin Goran olarak bilindiklerini söyleyen Şerefname, hernasılsa Goranlar’ın ve Goran beylerinin dört kolu (“Dört dalı”) olarak sadece yukarıdaki listenin en başındaki dört aşiretin (veya aşiret grubunun) adlarını verir:

Siyah Mansur

Çegni (Minorsky’de Cigani)

Zengine (Zengene)

Pazuki

Şerefname’de bu dörtlünün ayırt edilmesi, geri kalanları da içerdikleri veya onlar üzerindeki yönetici konumlarından ileri gelebilir.

Safevi Devleti hudutları ve Goran aşiretleri içinde Çemişkezek aşiretinden sözedilmesi, Safeviler’e yardım için İran ve Irak’a yerleştirilen Çemişgezek aşiretlerinin çoğunluğu Çaldıran yenilgisinden sonra kendi emirleri Şah Hasan öncülüğünde geri döndükleri halde, bir kesiminin orada kalmış olmasıdır. Çaldıran sonrasında geri dönen Çemişgezek aşiretleri arasında da Goran adıyla bilinen ve yukarıda adları verilen İran aşiretlerinin bulunması oldukça olasıdır.

KELHUR AŞİRETLERİ

Şerefname, Kelhur aşireti (Minorsky’de Kalhur/Kalhurr) veya aşiret grubuna da Goran dendiğini yazmaktadır. Arapça çevirmen M.A.A., aşiretin Goran grubundan, beylerinin ise Kelhur kolundan/aşiretinden olduğuna yorumlar bunu.

Kelhur aşiretleri denenler, Kelhur Beyliği’ndeki aşiretlerdir. Bu beylik; Pılıngan (Minorsky’de Palangan), Derteng/Dartang (Minorsky’de Zohab) ve Mahi-deşt (Minorsky’de Kirmanşah) adındaki yerleşmeleri kapsıyordu.

Pılıngan denen bölge Dewdiz (Diwdiz), Nudiz, Dizman, Kıwah-ı Kur, Mur, Kelane, Nişur, Merewidimen ve bazı diğer kale ve kentleri içeriyordu. Kelhur beylerinin bir kolu olan bu bölgenin yöneticileri/beyleri Pılınganlar diye bilinirdi.

Daha eskiden Hılwan (Hılvan) olarak bilindiği söylenen Derteng ise, Bawe (Bave), Baske, Elani, Qel’ae Zincir, Zıvanser, Dıwan (Durman) ve Zermaniki adlı yerleşmelerden bileşiyordu. Şerefname’ye göre bu bölge beylerinden bir bölümünün nüfuzu Dinewer’den Bağdat’a kadar uzanmıştır.

Şerefname’de adı verilen tek Kelhur grubu aşireti “Tilawer” aşiretidir. Şerefname’yi Arapça’ya çeviren M.A.A, bu aşiretin adını “Bilawer (Bilaver)” olarak yazar.

GELBAĞİ AŞİRETLERİ

Gelbaği, Ustaclu aşiretinden Abbas Aka’nın lakabıdır. “Türk” olduğu söylenen Abbas Aka, ilkin Erdelan yöneticisi Beyke Bey’e, daha sonra da “Bilawer vilayeti”ne sığınmıştır.

Şerefname’nin “Gelbaği Beyleri” bölümünde “Bilawer” vilayetinde yaşayan şu aşiretlerden sözedilir:

Lek

Süleymani

Madıki

Kelhur

Gelbaği lakaplı Abbas Aka, bu aşiretler arasına yerleşerek onlarla dostluklar kurmuş, Şah Tahmasp zamanında ise kendisine Bilawer nahiyesi ile buradaki 12 kabilenin yöneticiliği/beyliği verilmiştir. Bunun üzerine O’nun etrafında toplanan aşağıdaki aşiretlerin topuna birden Gelbaği adı verilmiştir:

Süleymani

Barki

Kelhur

Remziyar

Gelbaği Beyliği içindeki aşiretler bunlardır. Ustajlu (Ustaclu) aşireti de bu beyliktedir.

Şerefname’nin bu bölümünde “Rengeroj” (Erdelan’da), Dêri/Diri (Hakkari Beyliği’nde) ve Eko adında birkaç aşiretin daha adı geçmektedir.

BANE AŞİRETLERİ

Bane beyliği ya da vilayeti Şerefname’nin aktardığına göre Erdelan, Baban ve Mekri arasında bulunuyor ve iki kale (Biroz/Piroz ve Şiwe) ile bir nahiyeden (Bane) oluşuyordu. Şerefname’de Bane adının bu nahiyenin isminden geldiğine ilişkin bir rivayet aktarılmaktadır. Bu beylikteki aşiretler sayılmıyor. Yalnızca Bane beylerinin “İhtiyareddin” diye bilindikleri kayddediliyor.

BIRADOST AŞİRETLERİ

Bıradost Beyliği, Urmiye Gölü batısındaki topraklara tekabül ediyordu. Bıradost beyleri de Şerefname’deki bir rivayete göre orijin olarak “Goran aşireti”ndendirler. Bu beylerin üç şubesi sayılmaktadır: Somay, Terkewer ve Davud Kalesi. Bu beylikte yerleşik başka aşiret sayılmaz.

SOHRAN AŞİRETLERİ

“Sohran aşireti”nin adı, Kırmızılar (Kızıllar) anlamına gelmektedir. Bu aşiret Sohran bölgesinde Revanduz (Rewan, Ewan/Awan) merkezli bir beylik kurmuş, Safeviler’den Musul, Erbil ve Kerkük yörelerinin kontrolünü de aldığı olmuştur. Şerefname’de Sohran aşireti ile “Yezidi” Dasni aşireti (“Dasnililer”), ve “Zerza aşireti” arasında bu bölgede cereyan eden üstünlük mücadelelerine değinilir. Şerefname’nin yazım planında “Zerza Beyleri” başlıklı bir bölüm olmakla birlikte, kitapta hernasılsa işlenmemiştir. Zerza aşireti ve vilayetinden ilk defa Sohranlar’la ilgili bu bölümde sözedilir. Ama “Zerza vilayeti” neresidir, Zerzalılar kimdir, anlatılmaz. EI’ın “Kürtler” maddesinde bu aşiretin adını “Zarza (Zerzai)” şeklinde yazan Minorsky, Şihab el-Din Umari’nin bu adı “Zar-Zari” olarak kayddettiğine işaret eder. Hudud el-Alam adlı kitapta Zarza ve Zarzariya adlarının bir ve aynı aşirete ait olduğunu söyleyen Minorsky, bir başka kaynaktan bu sözcüğün “Altının çocukları” anlamına geldiğini aktarır.

Şerefname’de Sohran bölgesinde başka aşiretlerden sözedilmez.

BABAN AŞİRETLERİ

Şeref Han, “Baban aşireti”nden sözeder. “Baban” adının çeşitli beylikler için kullanıldığı uyarısında bulunan Minorsky, Babanlar’ın esas yerlerinin Küçük Zap’ın güneyindeki Şar-i Bazer başkentli bölge olduğuna işaret eder. Ama 1784’te Babanlar, yeni başkentleri olarak Süleymaniye’yi inşa etmişlerdir (Bkz. Minorsky, Kürtler, EI). Şerefname’ye göre Baban adının doğru şekli “Babani”dir. Şerefname’nin bu bölümündeki bilgilerden “Larcan vilayeti”nin daha önce Zerza aşiretine ait olup, sonraları Babanlar tarafından ele geçirildiğini öğreniyoruz. Arapça çevirmen Larcan’ın İran’da daha sonraları Lahican diye bilinen Eşnu ile Urmiye arasındaki bölge olduğunu tahmin eder. Babanlar, kendi beylerinden Pir Budak zamanında Mekri ve Bane aşiretlerine de boyun eğdirmiştir. Onların Erdelan, Sohran bölgesi ve Kerkük’te de ilhaklar yaptığı kayddediliyor.

MEKRİ AŞİRETLERİ

Mekri; hem bir aşiretin, hem de bir aşiretler grubunun adıdır. Şerefname’nin bu bölümünde Deryas Nahiyesi”nde oturduğu anlaşılan “Çabıklu” adında bir aşiret ile Erbil’e bağlı Şaklava yöresinde “Hoşnav aşireti”nden sözedilmektedir.

LOR VE LORİSTAN AŞİRETLERİ

Şerefname, “Lorlar”ı Kürtler’in dört şubesinden birisi olarak tanımlar. Kitabını Farsça yazdığı için Lur adının Farsça telafuzu olan “Lor” şeklini kullanır. Bunun bir kavim adı olduğuna işaret eder. Bu kavim, O’nun aktardığı bir rivayete göre, başlangıçta Manrud bölgesindeki Lor adlı mıntıkada yaşadığı için bu adla bilinmiştir. Ama buradan göçeden bu kavme mensup aşiretler, bu tarihten sonra daha çok yerleştikleri yerlerin adıyla bilinmişlerdir.

“Lor” adı veya “Lor aşiretleri” kavramı Şerefname’de ve diğer ortaçağ kaynaklarında ikili bir anlamda kullanılır. Bazen yalnızca Lor çıkışlı aşiretleri (Asıl Lorlar’ı) tanımlarken, bazen de etnik kökenleri veya milliyetleri ne olursa olsun Huzistan’dan Isfahan’a kadar uzanan Loristan diye bilinen coğrafyada yaşayan bütün aşiretlerin ortak ve genel adı olarak kullanılır.

I) KÜÇÜK LORİSTAN AŞİRETLERİ (KÜÇÜK LORLAR, ASIL LORLAR)

Minorsky, geleneğin sadece Manrud/Lor çıkışlı aşiretleri Asıl Lurlar (Gerçek Lurlar) saydığına dikkat çekmektedir. Bu “Asıl Lur“ grubuna “Küçük Lur” da denmektedir. Bunlar Küçük Loristan’da veya aynı adı taşıyan beylikte yaşayan aşiretlerdir.

Şerefname, bir yerde Lor çıkışlı aşiretlerden bir bölümünün adlarını aşağıdaki gibi verir:

Cengrewi

Otri

Şadili

Kerıski

Leniki

Rozbahani

Şaki

Davuderani

Mehmedkemari

ve diğer

Şerefname yukarıdaki aşiretlerden Cengrewi hariç, gerisini Otri aşiretinin birer kolu/kabilesi olarak tanıtır.

Loristan, 10’uncu yüzyıldan itibaren iki parçalı bir ülkedir. Bir parçası Küçük Loristan, diğeri Büyük Loristan diye bilinmektedir. Lor çıkışlı aşiretlerin adları Şerefname’nin Küçük Loristan Beyleri bölümünde (Küçük Lorlar, Asıl Lorlar) aşağıdaki gibi sayılırlar:

Şelburi (Salguri)

Cengrevi: Bu aşiret Şelburi koluna mensuptur. Küçük Loristan beyleri Cengrevi aşiretindendir.

Şerefname Şelburi veya Cengrevi aşiretinin kollarını/kabilelerini şöyle sayar:

Karane

Zırhnekıri (Zırcnekıri)

Fadli

Stond

Alani

Kahkahi

Rexwarki (Dexwarki)

Deri

Bırarınd

Mankredar

Inarki

Ebu’l Abbasi

Ali Mamasi (Alimamayi)

Keycayi

Seleki

Huvedki (Xwedki)

Nederi

vd.

Şerefname, hemen yukarıda adları sayılan aşiretleri “Lor aşiretleri” olarak tanımlamaktadır. Bunlara Asıl Lor olmasalar da Lor dilini konuştuklarına işaret ettiği şu aşiretleri de ekler:

Sami

Esban

Şehi

Erki

Şerefname’ye göre Küçük Loristan’ın bu aşiretleri 1156 yılına kadar Abbasi Hanedanlığı’nın doğrudan yönetimi altındadırlar. Bağımsız beylikleri yoktur. Sonraları “Cengrewi aşireti”den Şücaeddin Hurşit (ölm. 1225), Küçük Loristan’ın bağımsız yöneticisi haline gelir. Bu evden gelenler ilkin Selçuklu, daha sonraları ise Moğol, Timuri ve Safeviler’e bağlanarak beyliklerini sürdürürler.

BÜYÜK LORİSTAN AŞİRETLERİ (BÜYÜK LORLAR)

Bunlar, Büyük Loristan beyliğindeki aşiretlerdir.

W. Barthold, Büyük Luristan’ın 12.-15. yüzyıllar arasında Hazaraspiler Hanedanlığı tarafından yönetildiğine işaret eder. O’nun “Hazaraspiler” dedikleri Şerefname’nin Fadlawiler’idir. Bu dönemde ülke Luristan, halkı Lurlar olarak bilinir. Nitekim, 13’üncü yüzyılda Yakut, Lur/Lurr adını Huzistan ile Isfahan arasındaki dağlarda yaşayan “Kurd” aşiretlerini kastedecek biçimde kullanır. Onların bulunduğu bu toprakları da Luristan olarak tanımlar (Aktaran: Minorsky, Kürtler, EI).

10/11. ve 15. yüzyıllar arasında Lurlar’ın adıyla Luristan olarak bilinen bu topraklar, daha doğrusu Büyük Luristan, Safeviler döneminde, yani 16.-18. yüzyıllar arasında Bahtiyariler’in yönetimine girdi. Bu nedenle Safeviler peryodu boyunca bu aynı topraklar bu kez “Bahtiyari ülkesi“, halkı da “Bahtiyariler“ diye bilindi.

Şerefname’nin kaydına göre 1107’de Suriye’den Büyük Loristan’a başlarında Fadlawi evi veya aşiretinin bulunduğu bir göç yaşandı. Loristan’ı işgal eden bu ev/aşiret, 1156’da Büyük Loristan’da bağımsız bir beylik oluşturdu. Bu, Fadlawiler veya Hazaraspiler diye bilinen hanedanlıktır. Yine Şerefname’ye göre, Fadlawi beylerinden Hezar Esp döneminde, yani 13’üncü yüzyıl başında, Suriye’den Büyük Loristan’a 29 aşireti içeren bir göç daha yaşandı.

Bu göçle gelen aşiretlerin adları şöyle veriliyor:

Isterki

Memakoy

Bextiyari: Bahtiyari, Minorsky’de “Muhtari” diye de tercüme edilir.

Akili

Haşimi kabilesi: Minorsky’ye göre bir Arap aşiretidir bu.

Cıwanki: Civanki, Minorsky’de Marasili diye de verilir.

Bedaniyan

Zamedyan

Alani

Lotond

Betond

Bevazki

Şenund

Raki

Haki

Haruni

Eşki

Koyi

Liravi

Muyi

Behsefvi

Kemankesi

Memasti: Minorsky, bu adı Mamasani diye yorumlar.

Omeki

Terabi

Kedavi

Medihe

Ekurd

Kurlad

(Bk. Şerefname, s. 38-39).

Bu bilgilere göre Bahtiyar aşiretinin Suriye’den Loristan’a göçü Hezar Esp (ölm. 1258) dönemine, yani 13’üncü yüzyılın ilk yarısına rastlamaktadır. Bazı kaynaklar bu göçün başlangıcını 10’uncu yüzyıla yerleştirir. Lorlar’la aralarındaki dil bağı ve yerleştikleri toprakların daha eskiden Lurlar’ın adıyla bilinmiş olması nedeniyle, Bahtiyariler de dahil yukarıdaki aşiretlerin tümü 15’inci yüzyıla kadar “Büyük Lurlar“ adıyla tanınmış, Lurlar’la birlikte, başka deyişle onların bir parçası veya kolu/kabilesi gibi tasnif edilmişlerdir. Kısacası gerçekte farklı aşiretlerin ve ırkların kombinasyonu olan bir karışım, bir dönem Lurlar diye bilinirken, bir başka dönem Bahtiyariler olarak bilinmiştir.

Büyük Loristan, Şerefname’nin yazıldığı tarihte (1597) ve tüm Safeviler peryodunda etrafına “Goran aşiretleri”ni de toplamış bulunan Bahtiyariler tarafından yönetilmektedir. Safeviler sonrasında, Nadir Şah ve Kerim Han dönemlerinde ise, Loristan (Bahtiyari Ülkesi)’nda bu kez Lekler’in öne çıktığına işaret eden ipuçları vardır.

Edmonds, Lurlar ile Lekler’in farklı olduklarına işaret eder.

LORLAR’IN DÖRT ŞUBESİ

Tarihte belirli etnik adların stok adı gibi kullanıldığı dönemler vardır. Açık ki, “Kürt“ adının da bu anlamda kullanıldığı olmuştur. Şerefname Kürtler’in dört kolundan sözederken, bizim düşüncemize göre, gerçekte bir ırklar/kavimler toplamına işaret etmekte, çeşitli nedenlerle henüz tam olarak kaynaşamamış sorunlu bir karışımı oluşturan ana etnik öğeleri saymış olmaktadır. Çeşitli aşiretlerin ve ırkların yaşadığı Kafkasya’da da bunu görürüz. Kafkas halklarından bazılarının adları belirli dönemler için stok adı gibi kullanılmıştır. Ama stok adı gibi kullanılan bu adlar hep aynı kalmamış, çağdan çağa farklılaşmıştır. Benzer bir durum Pontus ve Kolkis (Lazistan) için sözkonusudur. Lorlar’ın adının da stok adı olarak kullanıldığı olmuştur. Nitekim kaynaklarda, tıpkı Kürtler gibi, Lorlar’ın da dört şubesinden sözedilir ve bunlar aşağıdaki gibi sayılırlar:

1) MAMASANİLER (MAMASANİ KONFEDERASYONU)

Mamasani grubu veya konfederasyonundaki 4 ana aşiret şöyle sayılmaktadır:

Bakaş

Cawi/Cawidi

Duşmanziyari

Rustami

Mamasani grubu, Fars ile Huzistan arasındaki vadiler boyunda yerleşikti.

2) KUHGİLU

Bu grup üç büyük aşireti kapsıyordu:

Akacan

Bawi

Caki

Bunlardan Caki, saf bir Lur aşiretiydi. Akacani ise, Minorsky’ye göre “eski bir Türk aşireti” olan Ağaçeriler’dir. Ağaçeriler’in 9 klanı arasında Afşar, Begdili, Çağatay ve Karabağlı da varlardı.

3) BAHTİYARİ

Bahtiyariler adıyla bilinen bu grup iki ana koldan oluşuyordu:

Char-Lang: Bu ad altında toplanan 24 kabilenin en önemlisiydi.

Haft-Lang: Bu ad altında toplanan 55 kabilenin en önde geleniydi.

Bahtiyariler arasında sayılan aşağıdaki aşiretlerin Lur ve Arap unsurlar oldukları kayddedilir:

Mowri

Taliki

Bawadi

Gandali

Çarburi (Carburi)

Mirzawand

Livissi

Kuteki

vd.

4) ASIL LURLAR

Bu gruba dahil ana aşiretler şunlardı:

Tarhan

Dilfan

Silsila

Bala-giriva

Asıl Lor (Küçük Lor) grubu, Piş-Kuh ve Puşt-i Kuh’ta yerleşikti.

”Lurlar” denince yukarıda sayılan dört grup, yani Mamasaniler, Kuhgilular, Bahtiyariler ve Asıl Lurlar (Küçük Lurlar) anlaşılıyordu. Bu dört grubun Lur adı altında sınıflandırılmasındaki esas kriter, bazı araştırmacılara göre dil akrabalığıdır. Ama inanç faktörü de bence önemli rol oynamaktadır. Çünkü örneğin Loristan’da Lurlar ve Bahtiyariler arasında kaynakların pek isabetli olmayan bir kavramla “aşırı Şiilik” dediği İsmaililik, Hurufilik vd gibi akımlar etkindi. Goranlar ile Lekler’in büyük çoğunluğu Ehl-i Hak’tı. Seyitleri kırmızı türban takardı.

Minorsky, Batı İran’ın İrani diller konuşan aşiretlerini 3 başlık altında toplamaktadır: Lurlar (yukarıdaki tüm şubeleri buna dahildir), Goranlar ve Kürtler (Bkz. Minorsky, The Tribes of Western İran)..

LORİSTAN’DA LEK AŞİRETLERİ

Luristan’da başka aşiretler de vardı. Bunlar arasından özellikle Lak/Lek aşiretleri anılmaya değer.

Edmonds, Lurlar ile Lekler’in farklı olduklarına işaret eder.

Lekler; Kafkasya, Pontus, Kolkis, Dersim (Kığı ve diğer yerlerde), Ermenistan, Rum (Anadolu), Kıbrıs ve Balkanlar’da da varlardı.

Lekler’in yayılması hakkında bir fikir vermek için Cevdet Türkay’ın yayınladığı Osmanlı kayıtlarından ayıkladığım verileri aktarmam gerekecek.

Bu kayıtlarda onlardan “Çorum Kürdü Nâm-ı Diğer Ekrâd-ı Lek”, ama aynı zamanda “Türkmân Ekrâd-ı” veya “Türkmân Taifesinden“diye de sözedilmektedir.

Bu farklı tanımlamalardan da anlaşılacağı gibi, 17’inci ve 18’inci yüzyıllara ait bu kayıtlarda geçen “Kürd”, “Ekrâd” ve “Türkmân” sözcükleri etnik aidiyetten ziyade, başka özelliklere (yaşam tarzı vd gibi) referans gibi görünmektedir.

Burdaki “Çorum“ sözcüğünün o tarihteki anlamı üzerinde de düşünmek gerekir. Evliya Çelebi’de Çor-Rum olarak bölünen bu sözcüğün Rum Diyarı veya Rum Şehri gibi bir anlamda kullanılmış olması olasıdır. Bu kelimenin ilk kısmı olan Çor kelimesine Çapak-çur ve Kara-çor gibi adlarda da rastlıyoruz. Anlamı konusunda henüz net değilim. Sözcüklere yüklenen anlamların hep aynı kalmadığı, zamanla değiştiğini hatırlatmak zorundayım.

Sözünü ettiğim kayıtlarda Lek aşiretleri, bulundukları yerler ve mensup oldukları “taife”ler hakkındaki bütün bilgileri biraraya getirip aşağıda toplu halde veriyorum:

“Çorum, Çorumlu, Çorum Ekrâd-ı (Çorum Kürdü nâm-ı diğer Ekrâd-ı LEK) : Mardin Kazası (Diyarbekir Eyaleti), Çorum, Bozok, Kengıri, Sivas, Teke, Kilis sancakları, Ekrâd-ı Lek Çorum Kazası (Çorum Sancağı) – Konar Göçer Ekrâd Yörükanı Taifesinden”

“LAK Ekrâdı (Lek Ekrâdı, Lek Kürdü) : Karaman, Konya, Sultanönü Sancağı (Eskişehir), Niğde, Kayseriyye, Zamantı Kazası (Meraş), Harmancık (Kayseriyye civarı), Çorum ve Kırşehri sancakları, Çukurova – Göçebe Ekrâd Taifesinden”

“Lekvanik: Zülkadriye Kazası (Meraş Eyaleti), Adana Eyaleti – Konar Göçer Türkmân Ekrâd-ı Taifesinden”

“Ekrâd-ı Lek, nâm-ı diğer Çorum Kürdü, Ekrâd-ı Lekvanik: Çukurova, Çorum, Bozok, Sivas, Adana sancakları, Kırşehri Sancağı, Karaman Eyaleti – Konar Göçer Türkmân Ekrâdı Taifesinden”

“Lekahmed nâm-ı diğer Okçulu: Kiğı Kazası (Erzurum Sancağı)”

“Lek, Lek Ekrâdı: Çorum, Bozok, Rakka, Amid, Adana, İçel, Tarsus, Saruhan, Aydın, Meraş sancakları, İspir Kazası (Erzurum Sancağı), İskilip Kazası (Çorum Sancağı), Çukurova, Silifke Kazası (İçel Sancağı), Şabanözü Kazası (Kengiri Sancağı), Kozan Kazası (Meraş Eyaleti), Yenipazar Kazası (Bosna Eyaleti), Diyarbekir Eyaleti, Harmancık Mevkii (Kırşehri civarında) – Konar Göçer Türkmân Ekrâdı Taifesinden”

“Lekgücü: Diyarbekir Eyaleti – Türkmân Taifesinden. Lekgücü Cemaatı, Bozulus Aşiretindendir“.

“Lekvân, Lekvâni, Lekvanik (Lek ve İnk, Lekvanik Ekrâdı, Lek Evanik) : Çorum, Rakka, Kayseriyye, Niğde, Sis, Karaman, Meraş, Adana ve Aydın sancakları, Cezire-i Kıbrıs, Develi Kazası (Niğde Sancağı), Zamantı Kazası (Meraş Sancağı), Harmancık Mevkii (Develi Kazası’nda), Yahyâlu Kazası (Kayseriyye Sancağı), Anavurza Mevkii (Adana Sancağı) – Konar göçer Türkmân Ekrâdı Taifesinden”

“Lekvanik Cemâatı, Niğde Sancağı’ndaki Develi Kazası ve Kayseriyye kurbünde Harmancık ve Gezili nâm mahallerde sâkin olmuşlardır. Develi Kazası havalisinde yaylağa gelirlerdi. Rakka’ya iskanları ferman buyrulan Türkmân Cemaatındandır”.

“Akbaş Cemaatı (Akbaşlı, Akbaş Ekradı), Lekvanik Aşiretindendir”

(Kaynak: Cevdet Türkay, Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatlar, Tercüman Kaynak Eserler Serisi: 1).

Heredot, Kolkis ile Pontus içi ve çevresinde “Ligye”ler’den sözeder. Ünlü coğrafyacı Strabo, Lekler’e (“Lege”) İskit der. Robert Ellis, Lekler’in adıyla Likya (“Lycia”)’nın eski halklarından Lycii-ler’in adı arasındaki benzerliğe dikkat çeker. Ellis’in aktardığına göre, Tacitus, Yukarı Oder ve Vistula’da Lygiiler’den bahseder ve onların beş aşiretinin adını verir: Arii, Elysii, Manimi, Naharvali ve Helvecones.

Yine Ellis’in aktardığı bilgilere göre, Ossetler’in dilinde Lek (Lygii) adının karşılığı Lag veya Lezgi’dir.

Kısacası Lek ve Lezgi, bir ve aynı adın farklı dillerdeki şekilleridir.

Minorsky, Rusça’da tüm Dağıstan sakinlerine ayrımsız “Lezg-in” dendiğini, ama Arap coğrafyacılarının ve yerlilerin bu terimi yalnızca Güney Dağıstan aşiretleri için kullandıklarını yazar. Minorsky’nin yazdığına göre, 1926’da Lezgi dili/diyalekti kullanan 134.536 kişi vardı.

Bir dönem Şirvan kuzeyinde “Lakz Krallığı” vardı. Kafkasya’da Masqat’ın batısındaki dağlarda “Lakz” adı verilen aşiretler yerleşikti. Minorsky, Lakz adının Lak (Lag, Lek) ve orijin bildiren İrani sonek “ – z”den bileştiğini açıklar. Yerel dilde Lak (Lag), yine Minorsky’nin verdiği bilgiye göre, “adam”, “bir adam” anlamına geliyor.

Robert Ellis, Lezgiler’i bir Doğu-Kafkas ırkı olarak tanımlar ve antik Albania (modern Azerbaycan)’nın büyük bir bölümünde vaktiyle Lezgiler’in yaşadığına işaret eder. Strabo’ya göre, burada 26 dil konuşulurdu. En az bir düzine Lezgi diyalekti mevcuttu. Cambrıdge Ancient History’nin aktardığına göre Strabo’un Yunan kaynakları Sarmatlar (Sarmatae, Syrmatae, Sauromatae)’ın lideri/öncüsü olarak vatanı Azov Denizi civarında bulunan “Lazyge”ler adında güçlü bir aşireti anarlar.

Robert Ellis, Gürcüler’in Lezgiler’e “Lekhethi”, Ermeniler’in ise “Lêkeh” dediklerini aktarır. Onların antik zamanlardaki adlarının “Lege” veya “Lagae” olduğuna işaret ederek, bu adın kökünün büyük bir ihtimalle Ossetçe’deki “Lag” ya da “Lesgi Les” olduğunu düşünür ve bu kök sözcüğün “adam” (“man”) anlamına geldiğini kayddeder.

Evliya Çelebi, Trabzon’un bir adının da “Lezki Şehri” olduğunu yazmaktadır. Trabzon’un doğusunda “Gezgi” adında bir dağ bulunduğuna işaretle, bu dağın halkına “Gezgi kavmi” denildiğini not etmektedir. O’nun yazdığına göre “Gezgi” adındaki bu kavmin adı bazen yanlış şekilde “Lazki” veya “Laz kavmi” olarak söyleniyordu.

Kendisi de Lek ve Lezgi adlarının ayniyetine işaret eden Türk milliyetçisi Edip Yavuz, Kürtler arasında Lek diye bilinen “Lezgi (Lekzi)” lere Bizanslılar’ın “Laz (Lazik)” dediğini yazmaktadır. O’na göre Türkiye’de Çerkezler’e de “Lezgi” denilmektedir.

“Tarihte Kafkasya” kitabının yazarı General İsmail Berkok, Lezgiler içinde “JEL” ve “LEJ” adını taşıyan aşiret ve kabilelerin bulunduğunu, Lezgi adının da Jel/Lej adından geldiğini yazmaktadır. Jel ve Lej, Geliler’in adlarıyla ilişkili görünmektedir.