Şerefxanê Bedlîsî, 25 Şubat 1543 yılında Mir Şemseddin’in oğlu olarak İran’ın Kerehrud şehrinde dünyaya geldi. Çocukluk yılları Safevi devletinde geçti. Şah Tahmasp’ın sarayında şahın çocuklarıyla beraber eğitim aldı. Babası Mir Şemseddin, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Safevilere sığınmak zorunda kalmıştır. Babası,Safeviler tarafından büyük bir saygı ve hürmetle karşılanıp kendisine büyük değer verilmiştir.

Nimetullah ATAL

Safevi topraklarına zorunlu göç; Ulama Paşa – Mir Şeref Han arasında yaşanan savaş;

Ulama Han, Azerbaycan valisiyken 1530’larda Bitlis’e saldırmış ve Şeref Han tarafından ordusu ağır yenilgiye uğratılmıştır.Ulama Paşa, Osmanlı ve Kürt beylerinin desteğini alarak iki yıl sonra Bitlis’e tekrar savaş açmıştır. Şeref Han’a ‘destek olma sözü’ verenler savaş meydanında kendisini yalnız bırakmıştır. Ulama, Mahmudi ve Davudi Kürt beylerini saflarına çekerek Şeref Han’ın komutasında bulunan Rojki Kürt’lerine büyük bir kin ve öfkeyle saldırmıştır.Kürtlerin savaş meydanında ihanetine rağmen, Şeref Han komutası altındaki orduya geri çekilme emri vermemiş ve savaş meydanına inmiştir. Rojki Kürtleri ağır bir yenilgi alırken, Şeref Han’ın mübarek başı Ulama Paşa tarafından kesilmiştir. Bitlis’e yönelik saldırı da Ulama Paşa’ya yetki ve destek veren Pargalı İbrahim Paşa’dır.Bu paşanın entrikaları sonucu Bitlis’in bir çok yapısı yıkıma uğramıştır. Kendisi bu olaydan bağımsız olarak Kanuni Sultan Süleyman tarafından boğdurulmuştur. Özellikle Kürt mülkü olan Bitlis Kalesi büyük zarar görmüş; Kanuni Sultan Süleyman tarafından tekrar onarılmıştır.

Şerefiye Külliyesi Bitlis Hükümdarı, IV. Şeref Han tarafından yaptırılmıştır. Kendisi Mir Şemseddin’in babası Şerefxane Bedlisi’nin ise dedesidir.

Türkmen olan Ulama Paşa, iki yıl sonra Osmanlı’nın desteğini alarak Hizan-Tatik’te Rojki (Bitlis Hükümdarlığına) karşı savaşıp, Bitlis’i istila etmiştir.

Mir Şemseddin’in, Safevilere sığınmasını açacak olursak; Mir Şeref Han, Tatik ovasında yapılan savaşta hayatını kaybedince yerine oğlu Mir Şemseddin tahta geçmiştir. Kanuni Sultan Süleyman Bitlis Beyliği’ne karşılık Mir Şemseddin’e Malatya ve Maraş’ın mülkiyetini takas etme teklifinde bulundu. Mir Şemseddin takas önerisine sıcak baktı Rojkan Meclisi ise reddetti. Rojkan Meclisi’nin ileri gelenlerinden Mahmud İmadan, Mir Şemseddin’e dönerek ”Meşru haklarımız,tarihimiz ve mülkümüz elimizden alınırsa biz Rojkanlılar için yaşamanın ne anlamı kalır?” diye itiraz ettiler. Pargalı İbrahim Paşa’nın tuzak kurduğunu ilettiler.Bunun üzerine Rojkan Meclisinin ileri gelenleri Pargalı İbrahim Paşa’nın öldürülmesi için Mir Şemseddin’den onay istediler. Mir Şemseddin, Ulama Paşa’nın ‘düzenbaz’ olduğunu meclise söyleyerek Pargalı’nın ölümüne onay vermemiştir. Meclis yeni bir öneri sunmuştur..

Sason Hükümdarı Mir Süleyman, Mir Şemseddin’e ”Malatya’ya gitme, Rumlara güven olmaz. Allah korusun sen ölürsen, Bitlis Hükümdarlığının soyu kesilecektir.” Mir Şemseddin tüm bu tavsiyelerle beraber İran’a geçmiş ve ömrünün sonuna kadar orada yaşamış ve Qazvin’de ölmüştür.

Şerefxanê Bedlîsî, babasının ülke özlemi içinde hasret ve kederle yaşamını yitirdiğini belirtmiştir. Aşağıdaki şiiri, babasına yazmıştır…

”Geçip gitti o bu geçitten
Bu yoldan geçmeyen kim var ki?
Yokluğa gider yolu, her var olanın
Ve kılıç afetinden kurtulamayacak o
Ebedi cennet olsun onun anma yeri
Allah’ın Sarayında olsun, onun geniş yeri.”

Rojkan ( Bitlis Kürd Hükümdarlığı) kısa bir süre kargaşa yaşadı ve Ulama Paşa, Beyliği idare etmekten yoksun ve aciz kalınca Bitlis’i terk etti. İşte o güne kadar derin bir sebat gösteren Rojkililer tekrar şehre egemen oldular.

Şerefxanê Bedlîsî’nin yaşamına dönecek olursak;

Babasının ölümünden sonra Şerefxanê Bedlîsî mülkü olan Bitlis’e dönmek istemiştir. Ülkesinden ve toprağından uzak olmanın hasretiyle büyüyen Şerefxanê Bedlîsî tekrar ülkesine dönmenin yollarını aramaktadır. Çocukluk yıllarında iyi eğitim almasından ötürü genç yaşta önemli devlet görevlerinde bulunmuş; Vali olarak atanmıştır. 1522 yılında Şah Tahmasp’ın meclisine girip sarayda yaşamıştır. Kendisi aynı zamanda iyi bir ressam minyatür ustasıdır.

Aldığı Eğitim: Dil, davranış, fıkıh, felsefe, din, coğrafya, matematîk, kılıç, yay ve ok kullanma, polo, ata binme, satranç ve zeka oyunları..

Şah Tahmasp tarafından Biye Valisi olarak atanmıştır. Halka adaletli ve eşit davranması, zamanla şöhretini arttırmış ve halk tarafından çok sevilen biri olmuştur. Şah bu nedenle kendisine defalarca mektup göndermiştir. Bunlardan bir örnek;

”Senin mutlak adaletin, nadir görülebilen alicenaplığın, üstün cesaretin, vatandaşlara ve
bütün insanlara olan sevgin, memleketin her tarafındaki adamlarım ve temsilcilerim nezdinde kendini göstermiştir; bu nedenle, Allah her iki dünyada da senin yüzünü ağartsın.”  

Geylan bölgesinde, Sultan Haşim’e karşı kazandığı savaş, Şerefxanê Bedlîsî’nin önünü açtı. Şah tarafından, Nahçıvan Valisi olarak atandı. Nahçıvan mülkünün yegane yetkilisi oldu. Bu görevde bulunduğu sırada Safevi Sultanı, Şah Tahmasp hayatını kaybetti ve Safevilerde iç karışıklık meydana geldi. Yaşanan bu iç karşılıklık Şerefxanê Bedlîsî’nin ülke topraklarına dönmesi için iyi bir fırsat oldu. Bu esnada Sultan III.Murad tarafından kendisine Bitlis Mülkünün iadesini içeren bir mektup gönderildi. Şerefxanê Bedlîsî, beraberinde yüzlerce Rojkanlı aile ile atalarından kalma Kürt mülkü olan Bitlis’e geri döndü. Kendisini, Vanbeylerbeyi Hüsrev Paşa, Van’da büyük bir ilgi ve saygıyla karşıladı.

Osmanlı Padişahı III.Murad ve Bitlis Hükümdarı minyatürde karşılıklı olarak Kelime-i Şehadet getirmekteler…   Minyatür; 1584, Mustafa Ali – Nusretname – Topkapı Sarayı Arşivi

Eserleri;

Şerefxanê Bedlîsî’nin Şerefname eseri üç ciltten oluşmaktadır. Kürt Tarihi, İran Tarihi, Osmanlı Tarihi. Kürt Tarihini anlatan Şerefxanê Bedlîsî daha çok Kürt hükümdarların ve soylu ailelerin yaşamı üzerinde durmuştur. Yazmış olduğu bu kitap Kürt tarihinin en önemli eserlerinin başında gelir.

Şerefxanê Bedlîsî, Bitlis’e döndükten sonra tahta geçer geçmez eğitim faaliyetlerine önem verdi. Bu bağlamda Bitlis’te önemli medreseler inşa ettirdi. Bu eserlerini anlatırken, ”Yüce Allah’a muhtaç fakir kulun eseridir” diye başlar…

İhlasiye Medresesi Şerefname’nin yazarı Şerefxanê Bedlîsî tarafından yaptırılmıştır. ‘Bilim Yuvası’ olarak ifade etmiştir. Bununla birlikte 4 Medrese daha inşa etmiştir. Bunlar Kürt mimarisinin en güzel örnekleridir.

”Şemsiye Külliyesi etrafında 5 tane Medrese inşa ederek hizmete soktum. İhlasiyye, İdrisiyye, Şükrüyye, Hatibîyye, Hacibegiyye adlarıyla isimlendirdiğim bu medreselerin başına Mewlana Hidir Bîbî, Şeyh Şemseddin Mevlana Muhammed Şêrnasî Hazretleri, Mevlana Muhammed Zirkî, Mevlana Ebdirrehman (Melayê Reşik) gibi yüksek derecede bilgi sahibi olan bu şahsiyetleri getirttim.” (Şerefname – Kürt Tarihi )

Şerefxanê Bedlîsî, Bitlis’i Kürtler için köklü bir eğitim yuvası haline getirmiştir. Bu medreselerin etkileri 1900’lerin başlarına kadar sürmüştür. 1655’de Bitlis’i ziyaret eden Osmanlı Seyyahı Evliya Çelebi (O dönem Bitlis Hükümdarı, Şerefxanê Bedlîsî’nin torunu Abdal Han’dır) bu medreseler için şöyle demektedir;

Evliya Çelebi’nin Bitlis’i tarifi “Der Beyân-ı Cevâmi’hâ-yı Şehr-i Bitlîs-i Kürdistan” ”Bitlis’teki alim, hafız ve feqîlerin Kürdistan’da en iyileridir.” demektedir.

Şerefxanê Bedlîsî’nin Rojkan (Kürd) ülkesine bağlılığı ve sevgisi bir çok şiirinde gözümüze çarpmaktadır. Bunlardan birine örnek verelim;

“Bedlis ne Bedlis’tir bilir misin? utandırmıştır O
Hızır suyunu ve İsa nefesini kendi su ve havasının yanında.
Öyle temiz ve pak bir yerdir ki O
Bağ-ı İrem ondan utanarak yok olmuş yeryüzünden…”

Şerefxanê Bedlîsî, kitabın genelinde Kürtlerle ilgili bu tespitleri satır aralarında yapmaktadır. Genel karakterist özelliklerden söz ederken;

1-Kürtler kanaatkardır.

2-Kürtler riyakar değildir.

3-Başkasının emeğine göz dikmezler.

4-Menfaat için iktidar kapısına gitmezler.

5-Maddiyata teslim olmazlar.

6- Kürtler asil ve yiğittir. demektedir.

Bu şiirinde Kürtlerle ilgili söylediklerini ‘yeniden anlamak’ elzemdir. Kürtlerle ilgili bu ‘övücü’ metinler, milliyet bağlamında duygu ve düşüncesinin dışa vurumudur. Ona göre ‘Kürd’e ulaşmak mertliğe erişmektir…’

“Ey Cem! Cilvelerden ve gösterişlerden arı ol, Temiz ruhlu olanların ayaklarında toz ol,Ulaşabilirsen şayet bu toz sayesinde herhangi bir Kürd’e,Mağaralarda yaşayan bir Kürde, mertliğe ermiş olursun sen de!”

Bitlisname.com kaynak gösterilmeden yayımlanamaz…