Şeyh Ubeydullah Nehri’nin bundan 136 yıl önce, Amerikan elçisi olarak Urmiye’de bulunan misyoner Kohran’a gödermiş olduğu mektupta yer alan konular, sizce aktüelitesinden bir şey kaybetmiş mi?

”Buradaki durumu kendisine izah ettiğim şekilde şifahen sizlere iletmesi için Mela İsmail’i yanınıza gönderiyorum.Kürdistan’daki durumu ve oğlumun Soucbulak’a yaptığı yolculuk hakkında gerçekleri, İngiliz hükümetine olduğu gibi iletmesini rica ediyorum.

Dr Joseph Plumb Cochran

500.000’in üzerinde aileden oluşan Kürt ulusu ayrı bir millettir.

Dinleri diğerlerinden farklı, töre ve gelenekleri kendilerine özgüdür. Bu nedenle, halklar içinde kötü ve olumsuz bir şekilde tanıtılıyorlar. Kürdistan’ı yanlış lanse ediyorlar.

Aramızdan birisi, eğer, bir günah işlemişse, binlerce masum, iyiniyetli, fazilet sahibi insana kötü bir nam takılıyor.

Bütün bunların Türk ve İran iktidarlarının canice uygulamalarından, vurdumduymazlığından kaynaklandığını görebiliyor musunuz?

Zira, Kürdistan bu iki devlet arasında bulunuyor ve her iki devlet de, kendilerine özgü bahanelerle, iyi ve kötü insanları birbirlerinden ayırmak istemiyor, böylece, kötü insanlar kendilerini kurtarırken, dürüst insanlar adi suçlamalara layık görülürek katlediliyorlar.

Sizler, büyük bir ihtimalle, yabancı mezhepten olanlara, müslümanlara ve diğerlerine karşı olduğu kadar kendi tekkelerine karşı da kötülükleriyle ün salmış Ali Ağa Şıkaki’nin aşiretini duymuşsunuzdur. Her hükümet ayrı ayrı olarak suç işlemeye teşvik etmiştir.

Farsların hükmü altında olsun olmasın bu insanlar, hiç bir zaman medeni olanaklara kavuşmadı, geri kaldılar. Türk tebası olarak yaşayan Herki aşiretinin yapmış olduğu cürümler de bu şekildedir. Fars İmparatorluğu gibi Osmanlı hükümeti de bu insanların medenileştirilmesinin yollarını bilmez ya da onları gözardı ederler.

Kürdistan kötü bir şekilde tanıtılarak gözden düşürülmüştür. Dürüst insanlarla, suç işlemeye yatkın insanlar arasında fark gözetilmiyor.

Kürdistan’ın lider ve hükümdarları hem Türkiye hem de Fars’a bağlı olanlar, Kürdistan’ın büyün halkı, artık daha fazla her iki devletle de birarada varolamayacaklarını ve bir şeyler yapmak için Avrupa devletlerinin durumu inceleyerek anlamaları gerektiği konusunda ortak bir görüşe sahiptirler.

Bizler bölünmüş bir millettiz.

Kendi iç sorunlarımızı kendimiz halletmek, kendi suçlularımızı cezalandırmada bizzat egemen ve bağımsız olmak, bütün diğer milletlerin sahip oldukları haklara aynı şekilde sahip olmak istiyoruz, suçlularımıza gelince, hiç bir milletin onlardan zarar görmeyeceğine dair söz vermeye hazırız.

Oğlumun Soucbulak’a yapmış olduğu yolculuğun amaç ve nedenleri; Kürdistan’daki durumu incelemekten ibarettir, O’na karşı hiç bir şey olmamalıdır. Aksi taktirde, bütün Kürdistan başkaldıracaktır, çünkü, her iki devlet tarafından işlenen zülüm ve baskıya karşı halk ilelebet baş eğemez.”

5. 10. 1880 Şeyh Ubeydullah Nehri

“Correspodence respecting the Kurdish invasion of Persia. Turkey, No: 5 (1881) p. 47, 48”.

Bitlisname.com Kaynak gösterilmeden yayımlanamaz.