Şeyh Abdulkadir’in Kürt Beylerinin ittifakı için yazdığı bir tavsiye mektubu;

Eğer bu tarafın ahvalini sorarsanız Allah’a şükürler olsun cümlemiz ve tüm ev halkımız sağ ve salimdir. Eğer haberlerden sual ederseniz muhakkak Osmanlı Devleti İran Devletiyle Kürdistan’ın ortadan kaldırılması ve yok edilmesi hakkında tam bir ittifak kurmuşlardır. İnayeti haktan ümit eylerim ki Hûdayi Ta’ala onlara tevfik vermez. (ve onları bu kötü fikirlerinde başarılı kılmaz ) Muhakkak biliniz ki her iki taraftan verilen teminat ve söylenilen yumuşak ve barışçıl sözler tamamen yalan ve hileden ibarettir. Her iki tarafın maksat ve gayesi Kürdistan’ı iğfal ile istila eylemektir. Sine vilayeti valisi Şeyh Sadi’ye Tahran’dan çekilmiş olunan telgrafname suretinden apaçık bir şekilde bunlar emellerini istihsal için fırsat bekliyorlar ve Sine tarafından tarafıma gönderilen mezkur telgrafname suretini leffen (şifahi) size gönderiyorum ki, gerçek manada gözlerinizi tam açıp İran ve Osmanlı devletlerinin kötü niyet ve fikirlerinin nelerden ibaret olduğunu etraflıca mütalaa ederek anlayasınız. Ve Hacı Sadi tarafından bendeniz tarafına ulaşmış olan mektubu aynen size gönderdim.

Sözün özü; muhakkak biliniz ki Acem’in (İran’nın) Devleti Osmaniyenin yardım ve desteğinden başka bir kurtuluş çaresi yoktur. Osmanlı Devletinin sınır boylarına göndermiş olduğu askeri yığınaklarını sadece ve sadece İran’ın kurtuluşu, istek ve arzusu için yapılmıştır. Durum bundan ibarettir.

İş öyle bir merkeze gelmiştir ki her cihetçe çalışma ve gayret lazımdır. Öncelikle ve kesinlikle bunu biliniz Sultan Abdülhamit ve yaverleriyle siyasi hususta her ne şekilde olursa olsun iktidarın ve gücün yettiği mertebe kusur etmeyiniz. Eğer onların hükmüyle Devleti Osmaniye askerlerini huduttan geri çeker ise güzel bir iş yapmış olurlar veyahut kendiliklerinden Kürdistan için güzel bir yapıyı ortaya koyarlar ise pekala ve eğer Allah etmesin her taraftan ümitsiz olursanız o halde Kürdistan’ın ittifakından ve birleşmesinden başka çare yoktur. Ve bu hususta ne suretle olursa olsun Kürdistan ittifakına ve birleşmesine çalışarak gayret edilmelidir. Elinizden geldiği kadar ol taraflarda gizlice bu hususta çok üstün bir çalışma gayret sarf eyleyin. Eğer Melle Fehim Hazretleri (Şeyh Ubeydullah’ın babasının halifesi) oradaysa İran’ın Devleti Osmaniye ile ittihat ve ittifak eylediğini münasip ve maslahata uygun görür iseniz kendisine açıklayınız. Zira korkulur ki hükümet memurlarının yumuşak ve nazik sözlerine ve sahte okşamalarına emniyet ederek kandırılmış olasınız. Artık Hükümet görevlilerinden güven ve emniyetin tamamen kalkmış olduğunu Melle Fehim yakinen bilmelidir.

Eğer bunlar fırsat bulsalar gerek bu daileri (dava adamları) Şeyh Ubeydullah’ı ve gerek bütün Kürdistan Reisleri hakkındaki gizli ve hain planlarını icra etmek isterler. Bunun için düşmanların şerlerini def ile kendimizi muhafaza eylemekten başka çare kalmamıştır. Ve işte bu sebebe mebni (binaen) eğer Melle Fehim orada ise serian geri dönüp ol taraf ahalisini birleştirmeye çalışarak çok gayret sarf etmelidir ki ol tarafın bütün ahali ve aşiretlerini bu tarafa çekerek getirebilsin. Her gün etrafıma hayli miktar asker toplanmış bulunmaktadır. Hatta bu günlerde iki yüz nefer kadar Bradostlar gelip bize iltihak etmişlerdir. Ve hayli kesan (bir çok kişi) dahi peyderpey gelmek üzeredir. Sakın kendimizden gafil olmayalım. Bağdat Vilayeti’nin Meclis Başkatibi Derviş Efendi bu günlerde Revanduz’a gelmişlerdir.

Aşiretleri teftiş ediyor ve halkı (Şeyh Ubeydullah) benimle beraber olan askerlere karışmamak üzere aldatmağa çalışıyor. Derviş Efendi İran askerlerinin o bölgeye ulaşmasını uzun süre beklemekte olduğunu. Ve Derviş Efendi istiyor ki İran Askerlerinin Soma ve Bradost’u zabt ve istila eylesinler. Asakiri Osmaniye Kürdistan üzerine hareket etmiş ve üzerimize elini atmış biz ise hanemizde gafil oturuyoruz. Elbette ve elbette size tavsiye eylediğim adamlardan başka hiçbir kimse ile görüşmeyiniz ve bilgi vermeyiniz. Melle Fehim ile gizlice ahaliyi bir araya toplamak için müzakere ve müşavere edin. Velhasıl maslahatın ehemmiyetine mebni rehavet tenbellik etmeyip iş daha ziyade zorlaşmadan önce çıkış çareleri bulunmalıdır.

Seyyid Abdulkadir, Şeyh Sait İsyanı ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle 27 Mayıs 1925 günü Diyarbakır’da idam edildi.

Seyyid Abdulkadir, Seyyid Ubeydullah Nehri’nin oğludur.